RSS

Aylık arşivler: Ağustos 2013

iyi pazarlar

1044386_10151733780642398_1945510116_n

Ben aralarındaki farklar nedir tam anlayamıyorum anlayasım da yok ama kafa yormuş oldum bir kere. Serpme kahvaltı! Köy kahvaltısı! Açık büfe kahvaltı! Van kahvaltısı! Organik kahvaltı! Ekspres kahvaltı! ‘’ Peyniri italya’dan getirdik. ‘’ ‘’ Sütü ineğimizden sağdık. ‘’  ‘’ Domatesi ilaçlamadık. ‘’ ‘’ Üzümü sıktık, suyunu çıkardık. ‘’ Tereyağını yayıkladık. ‘’ ‘’ Yumurtayı az önce tavuğumuzun götünden aldık. ‘’ Korkuyorum bu defa da doğallıktan ölecez. Hiçbir şeyin ayarını tutturamıyor, bokunu çıkarmadan edemiyoruz oluşumuzu sebebi nedir acaba?

Halbusem ne güzel kahvaltılarımız vardı bizim: çatalın ucuyla alınıp ekonomik yenen beyaz peynir, iki ısırıklık zeytin ya da ekmek üzerine sürülen zeytin ezmesi, sayısı belli salam, evde yapılmış reçel, sana yağ, ılık – şekerli süt, mevsimiyse eğer üzeri kekikle bezenmiş domates. Sonra köyden gelen zeytinyağı sızardı üzerine kahvaltımızın. Mevsimlerden kış ise sobanın üzerinde kızaran ekmeğin kokusu, fokurdayan çayın buharı zenginleştirirdi kahvaltımızı. Ayyy durun, durun şunu eklemeden geçmeyeyim; halama gittiğimizde tereyağında un kavurur memleketten gelmiş olan balı, otlu peyniri de yanına katardı ya işte bambaşka lezzetliydi o kahvaltılarda. Bak yazdıkça aklıma geliyor. Turhal’da kaldığımız zaman ise çökeleği öğrenmiştik. Gene onu da tereyağında eritir üzerine yumurta kırarlardı.

Az biraz daha gayret edersem ilk paragrafla ters köşeye düşeceğim gibi! Şaka maka bende de hayli kahvaltı çeşidi varmış. Diğer seçeneklerimi sıralarsam:

1) Karpuz – beyaz peynir ikilisi.

ya da

2) Kaldıysa geceden meceden bir parça tatlı.

ya da

3) Ekmek arası kızartma.

ya da

4) Tost.

ya da

5) Reçel – ekmek.

ya da

6) Sade kahve.

ya da

7) Simit – beyaz peynir.

ya da

8) Acı yeşil biber – domates sotesi.

ya da

9) Közlenmiş yeşil biber – peynir.

ya da

10) Söylemesi ayıp ( Bu laf neyin nesiyse! – Söylemesi ayıp! Ayıpsa neden söylüyoruz? Ayıp değilse neden özürle başlıyoruz söze? ) ben bir de yumurtayı çok severim, her türlüsünü. İster haşla üzerine soğan serpiştir, ister yalnızca tuzla, omletiydi, menemeniydi… Krebi tutturmak az biraz uğraştırıyor beni ya neyse.

Off ! Lafın özü kardeşimi özledim yahu! Karşılıklı oturup tuzlulardan başlayıp ardından reçellere geçtiğimiz, birbirimizden gaz alarak sonrasında vücudumuza karşı vicdan azabı duyacak kadar yediğimiz kahvaltı sofralarını özledim. Sofrada sigara tüttürüşümüzü, kalkıp raftan küllük almaya üşenip çay tabağında ezdiğimiz izmaritleri, kokmasınlar diye üzerine kapak yaptığımız peçeteleri… Ters çevrilmiş kahve fincanlarında hep güzel şeyler görüşümüz. Sofraya misafir gelen kuş tüğü! ‘’ Yüzüne ne sürüyorsun? ‘’ deyişi.

Şimdi bu satırları okuyan kimileri adam ya da kadınının kokusu ya da hayaliyle yataklarında, kimi her şey dahil kahvaltısını yemiş, kimi sevgilisiyle kahvaltıya gidebilmek için babadan izin alması için annesinin beynini yemiş ( yiyiyor ), kimi yapayalnız ve canı bir şey yemek istemiyor, kimi yastığına yapışmış geceden kalan misafirlerin sessizce çıkıp gitmeleri için dua etmiş, kimi annesine babasına gidecek, kimi tatil dönüş yoluna düşmüş kucağında bir simit, kimi susmuş, kimi çığlık çığlığa bağırmış… Hangisiyseniz, her nerede iseniz, kiminleyseniz umuyorum ki sağlık sıhhattesinizdir.

İyi pazarlar…

özgür tamşen yücedal

 
3 Yorum

Yazan: 10 Ağustos 2013 in GÜNLÜK

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,