RSS

Aylık arşivler: Haziran 2016

kimene

Screen Shot 2016-06-16 at 11.45.53 PM

Ne var ne yok!

Iyidir valla, ne olsun… Yuvarlanıp gidiyorum. Gerçi son dönemdelerdeki halimi tanımlayacak kalıp ‘’Yürüyüp duruyorum.’’ olmalı. Yaz yalnızca bana gelmiş, geliyor muş gibi hissediyorum. Tek başıma bir yere varamadan yürüyüp duruyorum. Kısa sürede vücutta bir değişiklik olsa –ha vardım, varıyorum galiba diyeceğim ama –cık. Sabah yürüyüş sonrası kendimi kendimle konuşurken yakaladım. ‘’Bak kızım doymak için değil yalnızca hayatta kalabilmek için yiyip içmelisin.’’ diyordu akıllı yanım aptal olan diğer yanıma. Ama o akıllı tarafım bunca yıldır hüküm süren aptallığıma söz geçiremediğini kabullenip vazgeçmemiş, yazık. Çıkmayan candan ümit kesilmez’i yaşam feslefesi olarak benimsemiş garibim. Herkese uyan bana uyaydı bugün nerelerde olurdum, kimbilir. Hani ölmüş olduğunu bilmediği gibi aptal olduğunu da bilmez miş ya insanlar, allahtan bilip – kabullenip kendisiyle yaşamayı becerebilenler de varız.

Onu bunu bırakın da bugün içimde bir yerleri tırmalayıp huzursuzluk çıkarmaya çalışan düşünceleri nereye fırlatacağımı bilemiyorum. Uzun zaman önceydi okuduğumda; öyküdeki karakter on ya ada onbeş yıl sonra gelmek üzere bir mail yazıyordu kendine. O zaman da çok beğenmiştim bu fikri. Bugün farklı şekilde çıktı karşıma. Yani kelimeler farklı olsa da anlatılmak istenen aynıydı. O kadar uzağa gitmeye gerek de yok; beş yıl sonrası yeterli bence. Oturup yazsam bugünkü endişe, huzursuzluk, hayal ne bileyim işte bu yaşıma dair aklıma ne geliyorsa… Sonra, hayatta olup oturup okusa beş yıl sonraki Özgür. Nerede, kiminle, ne halde olacağı mechul Özgür. Oturup ağlar mıyım? Kıçımla mı gülerim? Bunları düşünerek harcadığım vakte mi yanarım? Halime şükür mü ederim? Bunlar ve bunlar gibi ihtimaller var tabii. Net olan tek bir şey olur diye tahmin ediyorum; birçoğu o zaman anlamsız, anlamını kaybetmiş olurlar. Ve temennim; onların yerini yenilerinin almış olmaması olur. Bir ömüre de kaldırabileceği kadarını yükleyeceksin. Nasıl eşeğe taşıyabileceği kadar yük yüklemek gerekiyorsa bir ömüre de taşıyabileceği kadar endişe yüklemek gerekir.

Iki gün önceydi: ( ulan gününü hatırlıyorum, kim anlattı hatırlamıyorum!!!! Kafayı yormalı mı yoksa önemsiz bir ayrıntı diyerek es mi geçmeliyim? Bir insan neden kendi aklına söz geçiremez? Yemin ederim yoruluyorum kendimle, of! Bak ya hâlâ düşünüryorum kim olduğunu. Dur bekleyin az biraz, bulunca devam edeceğim. Hah buldum, tamam. ) bir arkadaşı bana anlatan kişiye ‘’Facebook sayfasındaki gibi bir hayatım olsun istiyorum. ‘’ demiş. Eve döndüğümde benim sayfama baktım; neredeyse boş. Var mış, gerçek miş gibi varsaymayı dileyeceğim sanal alemde yalan bir dünyam bile yok. Hayatımdaki gerçek insanların sayılarının azalmaya başlamış olmaları sanırım buna bağlı. Gerçekten bakan gözler çok azaldılar çevremde. Umurumda mı? Asla! Tek anlayamadığım bunca ihtiras, riya, sahtekarlıkla nasıl yaşanabilineceği, o kadar. Çok yorucu olmalı diye düşünüyorum ama yok. Ya gerçekten yorucu değil ya da ben yalanım. Bir de çocukların birbirlerine karşı acımasız oluşlarını aklım almıyor. Yazmış olduğum bu paragraf ne kadar ben değil, bana ait değil gibi. Silmiyorum belki sebebi vardır.

Yürüyorum dedim ya, işte baktım yürürken yemeye devam edince bir halt olmadı ben de son dört gündür yemeyi de kestim. Durumum mu: ben yaşarken ruhum ölmüş içimde, kimene. Bak gerçek söylüyorum içim yok gibi. Ben bende değilem. Elf yediğim şeylere gülüyor. Ouzun hiç umuru değil. Erdo deseniz karaları bağlamış şu an yanımda oturuyor; yazmaya başlamadan önce bilgisayarın şarj kablosunu prize takarken sigortaları attırmıştım sigortayı kaldırdık, şarj çalışıyor fEkat televizyon çalışmıyor. Sanırım televizyonda maç vardı. Purosunu içli içli tüttürüyor oluşundan belli. En iyisi ben usul usul sıvışayım.

Herkese gönlüne göre, nasibi kadar diliyorum. Tatlı diller, bereketli sofralar olsun, diliyorum. Ramazan hayırlı olsun.

özgür tamşen yücedal

 

 
Yorum yapın

Yazan: 16 Haziran 2016 in GENEL