‘’ Gerçek hayat kurmaca öykülere benzemez, … ‘’
Sayfalarca okuyorsun aklında kalan bazen yalnızca bir cümle oluyor. Bir şarkıyı yüzlerce kez dinliyorsun, hissettiğin ilk kez dinlediğin âna takılı kalıyor. Büyüyünce tek bildiğin büyüklerin her şeyin yanıtını bilemedikleri oluyor. Çokça yalnız kalmak istiyor, yalnız kalınca korkuyorsun. Sarhoş olunca unuturum sanıyor, unutamıyorsun. Yaz gelidiğinde kışı, kışın yazı özlüyorsun. Senin olsun istiyor sahip olunca kaybetmekten korkuyorsun. Cesaret edemiyor sonra pişman oluyorsun. Fazlasını istiyor, azın ne olduğunu unutuyorsun. Yalan söylüyor, defalarca tekrar edince gerçek sanıyorsun. Gözlerinle görüp inanmıyor duyduğuna inanıyorsun. Yargılıyor, yargıladığını kendin yaparken utanmıyorsun. Zamanı gelsin diye beklerken zamanı kaçırıyorsun. Başıma gelmez sanıp geldiğinde isyan ediyorsun. Hiç gitmeyeceğine inanıyor, hiçbir zaman senin olmamış olduğunu anlayamıyorsun. Yanındayken görmüyor, gittiğinde özlüyorsun. Zayıflayınca giyerim diyerek alıyor asla giyemiyorsun. Günü gelince diye saklıyor, günü geldiğinde farkına varamıyorsun. Arayacağım diyor, unutuyorsun. Unutulunca küsüyorsun. Buza yazıyor güz geldiğinde siliyorsun. Bakmıyor, bağ değil dağ olunca üzülüyorsun.
Halbukî mavi gözlüler her şeyi mavi görmez, köpekler siyah beyaz görürler. Erkekler ağlayabilir, kadınlar susabilirler. Insanoğlu en kolay kendi yalanını yaşar. Evdeki hesap çarşıya uymaz. Evlat demek ömür törpüsü demektir. Büyükler yanılabilir, çocuklar çığlık atabilir, atmalıdırlar. Herkes gidebilir, gidenlerin çoğu geldikleri yerde kalabilirler. Evler unutulsa bile kokuları unutulmazlar. Bir yazarın her kitabı şahane olmaz. Ayaklar yorgana hep uzun, kalpler kalbe hep uzak kalır. Yalanın azı karar çoğu zarardır. Bazen susmak şahane, dinlemek sıkıcıdır. Gözler yalan söyleyemezken, diller destan yazabilir. Soğanın acısı ağlatır. Kuru fasulyenin haşlanmamışı gaz yapar. Balı buzdolabına koyarsan bozulur. Eskilerin çoğu dedikleri doğru, yaptıkları yanlıştır. Çocuktur ağlar ağlar susar. Aşk kavuşamayınca büyük aşk, kavuşunca bitmeye mahkumdur. Yalan söylemeyen politikacı yok, yalanlarına inanan halk boştur. Uzağı yakın eden de, yakını uzak eden de insanın kendisidir. Ana gibi yâr olmaz. Boş laf karın doyurmaz. Samanlık da seyran olmaz. Azın kararı, çoğun zararı herkese göre değişir.
Ve
‘’ Gerçek hayat kurmaca öykülere benzemez, … ‘’
özgür tamşen yücedal
not: ” Gerçek hayat kurmaca öykülere benzemez, ..” cümlesi Aslı Erdoğan’ın Mucizevi Mandarin adlı öykü dizisinden alıntılanmıştır.