RSS

Aylık arşivler: Aralık 2019

gözünü sevdiğimin anası!

 

Perimenopoz nedir? Bilimsel, doktorsal tanımları kenara koyarsak: Birkaç yıl içinde menopoza ulaşacaksınız, demek. Hormonların ergenlikten sonra tekrar kendilerini kaybetmeye başladıkları dönem de diyebiliriz. Ve bu çıldırmış hormanların himayesinde bedensel – psikolojik dengesizliklere kadınların tekrar tekrar merhaba demeleri, demek. Her ay döngülerinde yaşadıklarımız yetmiyor (yetmedi) iyice içine edilsin çünkü hayatlarımızın. 

Iki yıl önce ‘’Herkes vitamin kullanıyor ben de kullanmalı mıyım?’’ sorumu yanıma alıp endokrinoloji uzmanına gittiğimde konu döndü ve hepsinin üzerine adına perimenopoz denilen bu hazırlık sürecinin sekiz ila on yıl aldığını, yavaş yavaş ergenlik dönemi belirtilerini görülmeye başlandığını da öğrenmiştim. ‘’Hocam ağzım gözüm ancak otuzbeşimizde kadın olduğumuzun farkına varıyor biraz rahatlıyoruz. E kırk, kırkbeşlerimizde menepoza hazırlanmaya başlıyorsak refah içinde yaşayacağımız hepi topu beş yıl mı?’’ diye sormuştum. O da ‘’Evet, maalesef.’’ diyerek gülmüştü. Ben ne komik bulmuş ne de gülmüştüm. Komik mi allah aşkına! Neyse vitaminler içinse; ‘’Biz hekimler olarak vitamin kullanmıyoruz sayılır Özgür Hanım. Siz kimseye bakmadan kontrollerinizi düzenli olarak yaptırın, beslenmenize dikkat edin ve kafanıza göre asla vitamin kullanmayın.’’ demişti. Bu paragraflar yeterli aslında daha fazla dallandırıp menopoz dönemine geçiş sırasında vücutta östrojen ve progesteron hormonu düzeylerinde yaşanan dalgalanmalardan falan bahsetmek istemiyorum.

Özetle kadınlara havada karada rahat yok!

Belirtilerse say say bitmiyor cinsinden:

Düzensiz adet dönemleri,

Normalden daha yoğun ya da hafif kanamalar, 

Hiç adet kanaması olmayan dönemler geçirmek,

Özellikle geceleri aniden sıcak basması,

Kalp ritminin anormal seyretmesi,

Duygusal dengesizlikler ve aşırı tepkiler, 

Ani ve çoğu zaman sebepsiz gülme ya da ağlama krizleri,

Uykusuzluk ve düzensiz uyku,

Cinsel istekte azalma, hatta bazen hiç istek olmaması,

Normal dışı vajinal kuruluk,

Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk hali, 

Sebepsiz stres ve gerginlik,

Ani depresyon atakları,

Sebepsiz korku ve kaygılar,

Herhangi bir şeye odaklanmada güçlük, 

Mental konfüzyon hali,

Kısa süreli unutkanlıklar ve hafıza sorunları,

Ani kilo alımı,

Daha önceden var olmayan alerjik reaksiyonlar,

Göğüslerde aşırı hassasiyet,

Vücudun bazı yerlerinde şiddetli karıncalanma,

Ağız içinde yanma hissi,

Sık sık diş eti kanaması,

Tırnakların kırılgan, hassas ve yumuşak hale gelmesi,

Kaslarda ve tendonlarda ağrı ve sancı hissi,

Osteoporoz belirtileri,

Vücudun bazı bölgelerinde aşırı kıllanma ya da ani ve aşırı saç dökülmesi,

Ciltte kaşıntılı veya iltihap,

Kafasının içinde ani elektrik çarpması gibi bir his,

Vücut kokusunda normal dışı bir değişim,

Kötü ağız kokusu,

Kabızlık, hazımsızlık, gaz, şişkinlik gibi sorunlar,

Mide bulantısı,

Baş dönmesi, sersemlik ve denge kaybı,

Aniden şiddetlenen baş ağrısı,

Kulakta uğultu, çınlama gibi çeşitli sesler olması gibi belirtiler gösterir.

Şikayetleri azaltmanın en doğal yolu sağlıklı ve doğal beslenme ve yaşam alışkanlıkları kazanmaya çalışmak, diyorlar.

Sağlıklı beslenin

Düzenli olarak egzersiz yapın

Stresten uzak durun

Çoğu belirti olmamasına rağmen bu dönemin neresindeyim tam bilemiyorum. Okuduklarıma, yaş aralıklarına bakılırsa yavaş yavaş yolalıyor olmalıyım herhalde.

Tüm bunları öğrenince insan çevresindekileri de bi’farklı gözlemliyor. Misal en büyük gözlemim; kadınların çok çoğunun Stresten Uzak Durun önerisini kocalarından uzak durarak uyguladıkları. Gene çok çoğunun akşamları ayrı odalarda, ayrı televizyonlar karşısında geçiriyor oldukları. Bir Kaşık Suda Boğma modu deseniz; hep açık. Tahammül kotası full. Bir asilik, bir başkaldırı halleri… Ulan benim kendime yorgan almam da belirtilerden biri olabilir mi? Akşamlarımı genelde balkon ya da televizyon olmayan odada geçiriyor olmam falan. Sus geldiğinde çenemi günlerce zahmet edip açmamalarım. Kimi günlerimi kör kuyularda kimini bulutların üzerinde yaşıyor oluşlarım. Yok yahu bendeki ruhsal belirtileri takip edecek olursam takribi onlu yaşlarımdan beri perimenopoz dönemimde yaşıyorum sonucu çıkar. Bitmeyen ergenlik benzeri ruhum var, demek olur. Olmamalı.

Yukarıda yazdıklarım dün akşam karşıma çıkan makaleden sonraydılar. Derken sabah oldu bunları geçtim; televizyon kumandası, salonun başköşesinin hakimi erkekleri düşündüm ve annem geldi aklıma. Yapamadın, dedim kendi kendime. Annen gibi olamadın be Özgür. Abicim evlerinin üst katı (kartal yuvası) annemim, televizyon kumandası annemde, salonun başköşesindeki ikili koltuk annemin. Destursuz konuşamazsın hatunla. ‘’Tamam’’ dediyse tamam, ‘’değil’’ dediyse değildir. Ve hep böyleydi kadın. Peh peh… Gözünü sevdiğimin anası!

E ben ne oldum şimdi. Ortada! Odayı yorganı falan terkeden olarak babamın kızı, kendi bildiğimi okuduğum kadarcığımla annemin kızı.

Menopozun perisi aslı falan derken tüm hayatımız hormonların kontrolünde geçiyor ve ne yapsak buna yoruluyor ya, asıl ona ifritim. Bir laf edecek, kırk yılın başı küsecek olursun; tamam tamam bunun regl dönemi gelmiş. Yok menopoza beş kalalar falan.

Hormonların da topunun da köküne kibrit suyu!

‘’Ayyy yazdıklarına bakın, kadın kesin menopoza koşuyor!‘’ diye içinden geçirenler için tüm bu kibritler, suyu, çeri çöpü…

Hadi biz kadınlarda durumlar böyle; iki ileri beş geri falan. Da; geriye tek mevzu kaldı:

Erkekler neyin izindeler, onlar da hormonların egemenliğinde mi yaşıyorlar?

 

 

özgür tamşen yücedal

 
 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,