Yatılı okula gittiğimde 12 yaşımdaydım. Ondört kişinin yattığı yatakhane, abdesthane benzeri banyolar, tüm yatılı öğrencilerin birarada yemek yediğimiz yemekhane, soğuk sabahlarda uyandığımız yankılı koridorlar hepsi gözümün önünde hâlâ. Kokusu burnumda yatılı günlerimin. Sonrasında üniversite için gittiğim ayrı bir şehir, yeni sokaklar, yeni insanlar, uzun koridorlar, yatakhaneler, farklı evler… Özellikle ilk günlerinde hissettiklerimse hatırımda. O günlerde kendimi bile anlayamazken günü geldi ve bugünlerde, kızımızın yurtta geçirdiği bu ilk günlerde 12 yaşındaki Özgür’ü de, üniversiteli Özgür’ü de anlayabiliyor olmamın yanında Elf’i, annemi ve babamı da anlayabiliyor, hissettiklerini hissediyorum. Garip bir döngü. Çok kalabalığım gene.
Elf’le aynı evin içindeyken her an sevgi yumağı halinde oturduğumuz falan yoktu ama biliyordum; odasındaydı. Şimdi de nerede olduğunu biliyorum ama el atmalık mesafede olması ayrı ymış. Dileğim bizim ve tüm anne babalar için bir; bütün ayrılıklarımız böyle olsun.
Erdo’nun durumu benden daha fena aslında… ‘’Elf evden uçtu.’’ deyip dolanıyor. Kız babası olmak da zor muş, görüyorum, yaşıyorum. Evde tuhaf bir sessizlik hakim. Fısıl fısıl dolaşıyor. Bugünlerde yemeklerin tadı bile yok, tatsız.
Bu satırları okuyan, daha uzak, farklı ayrılıklar yaşayanlar kızmasınlar bana, lütfen. Herkes yaşadığını bilir derler ya o misal. Her gece yastığa kafamı koyduğumda ettiğim dualar hep aynı, tüm iyi insanlar, tüm çocuklar için. Biliyorum ki; bizlerin duaları bir yerlerde birleşiyor kocaman oluyorlar ve tüm iyi insanları-çocukları koruyorlar.
Her kim, nerede dardaysa ferahlık diliyorum
Şifa diliyorum
Yüreklere merhamet diliyorum
Melekler korusun…
Allah rahatlık versin.
Eyvallah
özgür tamşen yücedal