RSS

Aylık arşivler: Temmuz 2019

neval

 

Sabah körü Neval’e uğradım. O saatte Neval, kocası, bakkal, bahçevanlar, kahveci, daha birkaç kişi, bir de ben uyanığız köyde. Köpekler mayış mayış, kediler gölgelerden çıkmamış oluyorlar henüz. Tüm sokaklar mis gibi incir kokuyorlar.

“Kızzzz yürümedin mi bu sabah,” diye seslendi köşeyi dönünce ben.

Zaten -kızzzz- diyo ya bana, bitiyorum ona. Onun sesini duyan karşı komşusu Emel Abla sarkıttı camdan yarı gövdesini, dayadı kollarını memelerinin altında pencere pervazına.

‘’Huuu günaydın, erkencisin gene Özgürrrr.’’

‘’Günaydın, günaydın. Uyuyacağım da ne olacak be Emel Abla, gözüm açılıverince kalkıyom işte.’’

Ardından elin belinde bize bakan Neval’e cevap verdim;

“Yok anacım uyanıyom da mecalim olmuyor yürümeye.”

“He bu yukarıda ay, gezegenler falan bi’şiler oluyo birbirlerine giriyorlar mış. Ondan herkes hasta gibiymiş. Akşam haberlerde dediler. Sen de ondan böylesindir belki. Bak benim de belim ağrıyor kaç gündür.”

“Valla kim kime giriyor, kim kimden çıkıyor bilmiyom be Neval. Umurlarında olduğumu da sanmıyorum. Neyse boşver sen yukarıyı, senin adamın bacağına ne oldu? Arabayı parketmiş yürüyordu bu yana, gördüm.”

“Denizde kayaya sıyırttı dün.”

“Çok kötü olmuş be! Ne sürdünüz?”

“Kantaron. İyi eder hemencecik.”

“Kısa zamanda geçmiş olsun inşallah.”

“Amannn iyi olur olur nedir bunlar, dert mi. Boşgeç, ne vereyim bak bamya az çıktı bu sabah, çıkanı sen al.”

O sırada çıkmaz sokaktaki kahvenin yan evinde oturan yaşlı amca geçti yanımızdan. El arabasına yüklenmişti gene oyuncak dolu büyük koliyi. Pazarın bir köşesinde tezgah açıyor her Cumartesi. Günaydınladık birbirimiz. Emel Abla’da almıştı eline ince belli bardağını demliyordu sabahını demli çayıyla.

‘’Vereyim mi çay kız, taze?’’

‘’Sağolasın, evde beklerler kahvaltıya. Benim koca gidecek bugün, dünya iş evde. Akşamüzeri siz uğrayın isterseniz.’’

‘’Bakarız, bakarız. Kolay gelsin sana.’’

Tam dönecekken aklıma geldi, Neval’in kocaya;

‘’Çeksen bi’fotomuzu be Neval’le bunca yıldır beraberiz yok hiç hatıra fotomuz,’’ dedim.

Neval üstüm başım bu halde çekinmeyelim deyince kızdı kocası;

‘’İşçi insanız biz ne olacak mış üstün başınla,’’ yanıtını alınca sustu. ‘’Haklı adam, ne olacak halimiz şahane be Nevalcim.’’

Gerçi Neval selfi çekinelim istedi ama üçümüzü sığdırıp beceremedik. Söz veridim, selfi çubuğu alıp haberli gideceğim bir gün onlara.

El kol dolu döndüm mahallemizin adeta buluşma yeri olan kemeraltından. Bahsetmiştim daha önceleri de Neval’lerden. Hemen arka sokağımızda yaşıyor, her sabah bostanlarından toplayıp getiriyorlar günün hasadını.

Hatta geçen yıl bir süre Oğuz’u katmıştım yanlarına, çalışmıştı onlarla. Ta ki; bostancılığın ne kadar zor, meşakkatli iş olduğunu anlayıp sabah gündoğumunda kalkmaya dayanamayana kadar. Harçlık yerine getirdiği incir, karpuz, domat, salatalıkların tadı hâlâ ayrı yerde bizim için.

Sohbet, alışverişimizden sonra mı?

Eve dönüp kahvaltıyı hazırladım. Yendi, çaylar içildi. Ardından aldıklarımı İstanbul’a götürmesi için yan komşumun yaptığı ekşi maya ekmeklerle beraber Erdo’nun arabasına yükleyip yolculadım onu. Kahvaltı sofrasını toplayıp kahve içtikten sonraysa pazarı dolandım. Kendime beş liraya mavi bir bileklik aldım, o kadar. Bir de girişteki penyeci de bir bardak çay içtim. Maksak birkaç merhaba, hayırlı işler, bereketini görler… Parayla olmayan alışverişler bu sözlü olanlar.

Henüz geldim eve. Makinede yıkanmayı bekleyen çamaşırlar, süpürülmesi gereken odalar, oğlana sörften döndüğünde yemesi için pişirilmesi gereken yemek… İş çok anlayacağınız. Ama açıldım, halsizlik falan kalmadı şükür.

Bu sabahtan asıl kalansa Neval’in söylediği:

‘’Amannn olur olur nedir bunlar, dert mi. Boşgeç…’’ oldu. Belki mecalimi yerine getirip sabahımı güzelleştiren de bu sözlerdi.

Güzel günler olsun diledim.

Eyvallah

özgür tamşen yücedal

 
Yorum yapın

Yazan: 20 Temmuz 2019 in GÜNLÜK

 

Etiketler: , , , , , , , ,