…., yarın uyandın, bir avukat aradı ve hiç tanımadığın bir akrabandan sana on milyon dolar kaldığını ( günlük kurdan ), ayrıca her ay beş yüz bin dolar da gelirin olacağını, sen ölsen de çocuklarının bu parayı almaya devam edeceğini söyledi. Ne yaparsın? Ayrıca bu parayı yalnızca kendin için kullanabilirsin! Nasıl bir gelecek planın var?
Sabah kahvemin eşlikçisi bu pragrafı okuduğum andan beri düşünüyorum. Planım, ilk anda aklıma gelen… Çoğu insanın yaptığı gibi tanımadığım akrabımın kim olduğu, neden miras için beni seçtiği gibi sorgularamalaraysa hiç girmedim. Bodoslama oluşan hayalim?
İnsansız hava sahası! İlk şartım bu; birbirlerine,
dünyaya,
doğaya,
hayvanlara,
çocuklarına,
sevdiklerine saygısız,
bir haltlar biliyormuşluğun ardında zır cahil,
karşısında biri konuşurken bile gözünü cep telefonu ya da herhangi bir ekrandan ayırmayan,
içi küflenmiş,
yalnızca başkalarının ne yaptığıyla ilgilenen,
bin türlü yüzünün içinde aslını unutmuş,
hep ama hep mutsuz, mutluy muş gibi,
hep şikayetçi,
yalancı,
her türlü hırsızlığı (duygular da dahil) çok normal miş gibi yapabilen,
çıkarları uğruna her şeyi satabilen,
sokaklara çöp atabilen,
……..
yoruldum.
Özetle; sırtını ormana dayamış, yüzünü mavi denize dönmüş, tek kata yayılmış odalar, yere kadar pencereler, bahçesinde meyve ağaçları ve yabani çiçekler, esintisi beyaz tülleri uçuş uçuş eden bir yarın ucunda, kocaman çalışma masası ve atölyeli, taka sesli gecelere uyuyup horoz sesli sabahlara uyanabileceğim, yalnızca kendi sesi olan bir ev! Yalnızca olduğu gibi olanların ve olduğum gibi kabul edenlerin ziyaretime gelebilecekleri bir ev. Sığınağım olabilecek bir yer.
Hayal bu ya, o sebeple sağlık mevzusuna girmedim, hayal. İnsan büyüyünce gelecek güzel hayatının nasıl olacağını merak etmekten vazgeçip tüm yaşadıklarının karşısında yorgun hissediyor gerçekten. Bunca yorgunluğa bir paragrafın peşine takılıp gidiliverilen bir gün bile olsa iyi geliyor!
Oğlan omuzumda uyudu uyuyacak, buzdolabının motoru hırıldamaktan yorulmadı ya da yorgun olduğu için hırıldıyor. Uyumak istemiyorum ama sabah da erken uyanmam gerekiyor. Han, nihayet yeni markası için isim buldu, rahata erdi. Asu, nasıl acaba? İki gün oldu Vilo’yla da konuşmadık! İki adet trafik cezam var mış, Erdo aradı söyledi. “E-Devlet şifrem sende, bakıversene müebbet hapis cezam falan varsa girip yatayım!” diye cevap verdim. “Sen bana kurban ol.” dedi. “Peki!” dedi. Sonra Elif aradı, planlarını anlattı. Nihayet, buzdolabı sustu. Oğuz, uyudu.
Hadi artık hayırlı geceler!
Eyvallah
özgür tamşen yücedal
not: bahsi geçen kitap; Meltem Güner’in yazmış olduğu, Destek Yayınları tarafından basılan Niyet Defteri adlı kitap.