Yemek yemek bir bağımlılık mı? Evet! Bağımlılık mış! Diyete başladım. Daha doğrusu Erdo’yla diyete başlayalım dedik ama bizim şarap çanağımıza başlayan diyet oldu. Canımız burnumuzda, sinirimiz tepemizde dolanıp duruyoruz. Dün Hande’nin de söylemiş olduğu gibi evdeki yardımcımızın gittiği şu günler yeni bir başlangıç için kesinlikle yanlış mış.
Zaten başta sabahın körü, kargaların nereye sıçtıklarını bilemediği saatlerde güne başlıyor olmak ayaklarımı yerden kesmiş durumda. ‘’ Akşam erken yat.’’ diyeceksiniz. O saatlerde de deli mikmiş gibi ayılıyorum. Gerçi sonrasında bedenim yatağa uzandığında, bacağımı kımıldatamıyorum bile. Hele ki rahatsız bir pozisyonda yatmaya göreyim…
Şimdi sopayı alıp kendime vurmaya kalkarsam eğer; ulan ne zorun var bütün işlere yetişmeye çalışıyorsun. Değil mi ama bırak etraf biraz tozlansın, ütü geciksin, yataklar hiç kapanmasın, yemek desen her gün taze yemek yemenin ne manası var. Bak yazınca ne kadar mantıklı geliyor. Ama yok benim içimde kesinlikle iki kişi var onu biliyorum. Daha fazla olma ihtimali ise çok yüksek. Böyle mantıklı mantıklı düşünen, düşünebilen tarafımı susturan, susturabilen taraf ne kadar güçlü demek ki.
Sabah Erdo’nun o şefkat dolu; ‘’ Özgür saat 05.30! ’’ ültimatomuyla dikiliyorum. ( Bu arada dikilen neden benim? Son iki gündür Elif’e yetişemiyorum. Yani 06.30’da dikiliyorum.) Sonrasında Oğuz ve Erdo’nun ardından; diyet yağları bedenimden atmaya uğraşırken ben evi toparlayıp kendimi işe gitmek için evden atmaya uğraşıyorum.
Yazdıklarıma bakın yahu kesin önce beynimde ki yağlar, peşlerinden de hücrelerim gidiyor. Bunları yazdıran neyin kafası olabilir ki? Yalnızca diyet kafası tabi. Merak ediyor uygulamaya korkuyorum: Acaba hiçbir şey yapmasam yalnızca işe gidip gelsen ne olur? Çünkü anne, çocukları ve özellikle koca arasında yapılmış yazılı bir anlaşma, sözleşme ya da anayasada yer alan maddelerce sabitlenmiş kurallar değil bunlar. Yalnızca karınlarını doyursam. Diğer işlerin eksikliğini hissederler mi? Çünkü korkuyorum bir yerlerde bu tempodan dolayı düşer kalırsam bir de üzerine ‘’ Sana kim yap, paralan dedi ki! ‘’ denirse sanıyorum düştüğüm yerden kalkmadan yatarım öylece.
Yok ben daha fazla dokunmayayım bu tuşlara. İç hatlar karıştı çünkü. Yazdığım her kelimenin ardından içine ettiğimin iç seslerinden bir diğeri cevap veriyor bana. Hadi ben şimdi kıçımı kaldırıp aşağıya ineyim.
Bu arada yiyip yiyip kilo almayanlara gıcık oluyorum. ( KısKaNIyorUM )
not: yazdıklarımı kontrol etmeye mecalim yok. Cümleleri yer değiştirebilirsiniz. İmla hatalarını düzeltmekde size kaldı.
özgür tamşen yücedal