Kırklı yaşlarıma kadar hep umutlu olmuştum şu aşk mevzunda. Nasıl bir inatsa bende ki; mutlaka olmalı diye direnmişim. Sonunda kavuşulsun kavuşulamasın olmalıydı. Tanrı kalbe hediye ettiyse mutlaka gerçekti.
He kafa yormuş olsam da mevzuyu genç yaşlarda kapatanlardanım. Ama yıllar içinde kalabalıklaştım, kalabalıklaşırken birçok aşk hikayesine şahit oldum. Mideme kelebekleri kabul edercesine içten dinledim hepsini. Yıllarca aşkı beklemiş, cebinde milyonlarca aşk sözcüğü biriktirmiş, hesapsız kitapsız yaşamaya kararlı olanlarını bile duydu kulaklarım. Ama gelin görün ki bir tane bile mutlu sonlusu olmadı. Nihayete kavuşanlardaysa aşk evrildi, devrildi, başka şeyler oldular.
Ve dedim ki; kelebeklerin ömrü kısa olduğu içinmiş aşkın bedende yansımasını onların adıyla tarif etmemiz. Midemizde kanat çırpan kelebekler gün geliyor ölüp gidiyorlar.
Tüm şarkıların ayrılık, terkediliş, özleyiş …. den bahsediyor olmaları da bundan. Mutlusu yok.
Sevgiliye “yar” deniyor olmasına gelirsek de; o aşktan falan değil. Aşk insanı yarın kenarına mıhlayan bir şey olduğundan mış. Bir adım ötesi uçurum. Ya kendin atlıyorsun ya da biri seni arkandan itiyor. Mutlaka uçuyorsun yani.
Arkadaşım görseli yolladığında, hah işte konuyu kökünden halletmiş bir mahalle diye düşündüm. Ve aslında ne kadar büyük bir mahallede yaşadığımızı. Bu da böyle bir günaydın oldu. Eyvallah!
Eyvallahı boş geçmeyin; sen iyiysen ben de iyiyim demektir kendisi. Güzel sözdür yani…
özgür tamşen yücedal
saphilopes
02 Temmuz 2019 at 09:51
Eyvallah🙂
BeğenBeğen
ouzelf
02 Temmuz 2019 at 09:56
🎈
BeğenLiked by 1 kişi