Dün gün içinde Oğuz (6) önce amcasını daha sonra babasını arayarak 1500 TL istemiş. Aradığı yer şimdilerde hepsinde olduğu üzere bir alışveriş merkezinin otopark katındaki petshop. Diğer tarifle; hasta, çok ufak evcil hayvanları satan, ülkede hemen hepsi mimlenmiş neredeyse kapılarına üzerinde ‘’ Sakın buradan evcil hayvan almayın!’’ uyarı tabelaları yazılması gereken, mahalle araları, alışveriş merkezlerinin tümünde mantar gibi türemiş olan petshoplardan biri. Arama sebebi ise orada görüp beğendiği yavru köpeği almak istemesi.
Sonrasında, akşam evde konu açıldığında Oğuz’un bilmişliğine tebessüm eder halde sohbeti yapıldı. Bu adamın bahçemizde yaşayan, adı Bolt olan, bakımının üstesinden gelemediğimiz Labrador cinsi köpeğimiz olmasına rağmen tek hayali ebadı küçük olan bir hayvanı olması. Küçük olmasını istiyor ki, oyuncak gibi evirip çevirebilsin, kucağında alabilsin, bir yere giderken sırt çantasında taşıyabilsin.
Öncelikle bilmenizi istiyorum bu satırları kesinlikle tebessümle falan yazıyor değilim. Çünkü biliyorum havalar ısındı, parka bahçeye çıkmalar başladı ya, bu tür isteklerde bulunan onlarca çocuk var. Hadi Oğuz’un akranlarını geçiyorum Bolt’un evimize gelme kararının alınmasında en büyük rolü Elif (15) almıştı. ‘’ Bakacağım! Lütfen alalım. İlgilenirim.’’ Israrlarıyla beraber benim itirazlarım karşılığında ‘’ Neden anne! Ne olacak bahçe müsait işte, bakarız! ‘’ diye diye yanına babasını da alarak ortalığı yıkmıştı. Ne oldu? Bolt sanırım üç yıldır bizimle ve yine sanırım Elif toplasanız 5-6 kere mamasını vermiştir, o kadar. Ben ise başta açıkladığım kati kararım uyarınca kesinlikle sorumluluk almadım üzerime. Biliyorum çünkü yaşanacakları ( çocukluk hatıralarıma sıkışmış, evimizde yollanan iki köpek hikâyesi bana yeterde artar bile).
İşte diyeceğim o ki; gözünüzü seveyim evin babası ya da annesi hatıralarında güzel bir evcil hayvan hatırası taşımıyor ise, evcil hayvanların yabani hayvanlar gibi olmadığının yani eve geldikten sonra ev ahalisini aileleri kabul ettiklerinin bilincinde değil iseler almayın, evinizde çocuklarınız dışında canlı beslemeyin. Gözünüzü seveyim yapmayın. Unutmayın kurulan duygusal bağ dışında;
. Birinin sabah ve akşam olmak üzere tuvalet ihtiyacını karşılaması için köpeği dışarıya çıkarması gerekiyor. Ayrıca unutmayın, her mevsimi bahar olan bir coğrafyada yaşamıyoruz karı var, kışı var.
. Her ay sabit bir giderleri var.
. Aşıları, hastalığı var. Aşı deyip geçmeyin çok pahalılar.
. Gittiğiniz her yere götüremiyorsunuz ve pansiyonlar sevabına bakmıyorlar.
. Beceremeyip eğitemezseniz komşulardan şikâyet gelebilir, papaz olursunuz.
. Sıçtığı yerde bokunu bırakamazsınız.
Ayrıca koyun değiller, ilgi isterler. Gerçi birbirlerine bu kadar sevgi dolu bir toplumda bir hayvana mı gösteremeyeceğiz karıdan, kocadan, çocuklar, arkadaşlardan esirgemediğimiz sevgiyi!
Çevrenizde kimsenin dolduruşuna da gelmeyin. ‘’ Ben olsam alırdım. Çocuklar tatsınlar hayvan sevgisini.’’ boş laflar. Uzaktan köpeğin sesi hoş gelir, bekâra da karı boşamak vız gelir.
Siz iyisi mi takkeyi kucağa alıp iyice bi düşünüp öyle karar verin. Aman haaa!
Hepimize güzel hafta sonları diliyor ve hoşça kalın diyorum, dedim!
özgür tamşen yücedal