RSS

Günlük arşivler: 07 Temmuz 2011

TURKUAZ MAVİLİKLERE DALIP GELDİM

Tatilin :

Uyuma ihtimalini sevdim,

Doya doya yüzebilme ihtimalini sevdim,

Rakı & balık ihtimalini sevdim,

Karpuz & kavun ihtimalini sevdim,

Rahatsız edilmeden okuyabilme ihtimalini sevdim,

Turkuaz maviliklere dalı dalıp gidebilme ihtimalini sevdim…

   Bunların yanında en çok Elf’le suyu kana kana içercesine vakit geçirebilmiş olmak, Erdo ve Tolga’nın mürenleri, zarganaları, deniz kaplumbağlarını her defasında büyük bir heyecanla, kaybetmedikleri heyecanla karşılamalarını izlemek, bebekler gibi beşikte sallanır misali uyumak, sabahları cırcır böceklerinin sesleriyle uyanmak, yanımızdan geçen her teknenin kaç lira olduğu hakkında fikir yürütmek sevdiğim şeyler arasındaydı.

Nihayet, yıllardır planladığımız tekne seyahatini bu yıl gerçekleştirebildik. Neleri mi tecrübe ettik:

1) Fotoğrafçılıkla ilgili eğitim almalıyım. Gerçi sağolsun sevgili arkadaşım; tüm tatil boyunca, uyumadığı saatler dışında, kendisinde olan doğal yetenekten bizleri mahrum bırakmadı.

2) !Phod’a nasıl müzik yükleneceği, nasıl sıraya dizileceğini öğrenmeliyim. Ve şarj aletlerini yanımda taşımalıyım.

3) Bir kaç tane merserize kazak almalıyım.

4) Valiz hazırlama konusunda da eskiden olduğu gibi önceden liste yapmalıyım. Gerçi doğal yaşama uyum sorunum olmadığını bu kış, 15 gün boyunca iki mevsimi (yaz-kış) bir arada yaşadığımız tatili; valizlerimiz aktarma sırasında kayıp oldukları için, eşyalarımız (diş fırçaları, şampuan, iç çamaşırları, tüm giyisi ve ayakkkabılar…) olmadan geçirerek tecrübe etmiştik. İki gün süren uçak yolculuğu sonunda hava limanında, yanımızda yalnızca benim el çantamla bir bankın üzerinde otururken bulmuştuk kendimizi. Bu seferde, ben yanıma fazla eşya almama işini biraz abartmış olduğum için beş parça eşyayla bir turu tamamladım.

5) Beş- altı gün boyunca ayağınız yere değmeden, mıç mıça zaman geçirecekseniz; arkadaş seçiminde çok özenli davranmalı ve işi şansa bırakmamalısınız. Herkes bizim gibi şanslı olmayabilir. Bizim karşılıklı yapmış olduğumuz seçim tam isabetti.

6) Veee bizim tatilimize damgasını vuran, kura çekerek belirlediğimiz; oda paylaşımı. Yazı diyerek büyük odaya yerleşme şansını yakalamış olmanın ezikliğini Feyza sayesinde tüm tatil boyunca üzerimizde hissettik. Lolo lolo!

7) Sosis ya da makarna denilen yüzme aparatıyla, her kas grubunu ayrı ayrı çalıştırılabilineceğini öğrendik. Özellikle Feyza’nı su balesi performansları unutulacak gibi değildi. Fakat; bu antrenmanları yaparak yenilen ve içilenlerin eritilebilineceğine inanmamak gerekiyor(muşşşşş). Dönüşte kot pantalonları bırakın, insanın içi içine sığamıyor.

   Şükürler olsun ki; sorunsuz geçen bir tatil sonunda tekrar evimizdeyiz, Oğuz şu an yatağımda uyuyor, ben bir demlik çay ve kucağımda bilgisayarımla balkona kamp kurduğum gecelerden birindeyim, yine. Ve ayaklarım yere basıyor, her ne kadar hala sallanmaya devam ediyor olsamda. Yarın sabah saat 7’de başlayacak olan, yoğun bir tempoyla günlük rutinlerimize de dönmüş olacağız.

   Anlayacağınız o ki; trene binemedim, tekneye bindim, yalnız başıma alıp başımı gidemedim, kocam, kızım ve sevdiğim dostlarımla birlikte gittim. İyiki de böyle oldu.

   NOT: Denizlerin bitip tükenmeyecekmişcesine nasıl kontrolsüz ve hunharca kullanıldığı, doğal yaşama hayallerinin artık lüks olduğu devirleri yaşadığımız ayrıntılarını yazarak güzel bir yaz akşamını keyfinizi kaçırmak istemiyorum.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

 
7 Yorum

Yazan: 07 Temmuz 2011 in GEZDİM, TATTIM

 
 
%d blogcu bunu beğendi: