” Haydi kalk, kalk Özgür! ” dedim ve kalktım. Ne için mi? Kışlıkların yerlerine yazlık giyisileri çıkartmak için. Hee ben çıkarttım ya kesin tekrar kar falan yağar ve ben her sene ki gibi dötüm dona dona gezerim sokaklarda. İnsan gibi becerebilen biri ol da bir kaç tane kalın giyisi bırak ortalıklarda değil mi? Yok anacığım bununda ayarı kaçacak illaki.
Neyse işte Oğuz’u uyuttuktan sonra tuttum bir ucundan, çorap söküğü gibi ardı gelir diyerek, sek sek sekerekten. Bu defa yanımda ” Bunu at.” ” Heh bu tam bana göre, ver ver.” ” Ay Özgür ne kadar çok giydin bunu yeter ben alayım.” diyen kardeşim Özlem olmadığı için çorap sökülmedi gitti. Oğuz’da uyandı tam oldu. Çingen pazarına döndü soyunma odası.
Yıllardır ayıklanan giyisiler arasında bir türlü ayıklanamayanlar vardır ya işte onlar elimde gene gülmekten alamadım kendimi. Beni güldüren giyisilerden çoğu pijama ve Vilo’nu almış oldukları. Canım annem selvi boylu bir kızı olduğunu sanıyor. Bunca yıldır hiçbirimiz de ona gerçeği söylemiyoruz, benim topu topu 1.55 olduğumu. Bunun yanında Erdo’nun da beni 1.70 falan görüyor oluşu ayrı ve bence daha acıklı bir durum, benim için. Benim için beğendiği giyisileri her gösterişinde içime içime ağlıyorum yemin ederim. Ama yokkk geçenlerde isyan ettim: ” Bana bak Erdo. Dikkatli bak. Adamım, ahanda ben bu kadarım. Bunca yıldır ne bir santim uzadım ne de kısaldım. Hatta uyarayım yaş aldıkça daha da kısalma ihtimalim var.” deyiverdim valla. Aaaa yeter ama. Yok yetmez miş! Şimdi de Elif ( kızım ) çıktı başıma. Aynanın karşısına geçip geçip beni çağırıyor: ” Anneeee bi gelsene! ” .ok var. Bu yaz topuklu ayakkabı giymeyede başlayacakmış. Artık elime bir tabure alır gezerim yanında. Gerçi mahallemizin terzisi Gülçin diyor ki: ” Boşver be topuklular ne güne duruyor. Onlarla istediğin her boydasın.” . Diyor diyor ama o topukların üzerinde durmanın, becerebiliyor, her şey çok normalmiş gibi yürümeye çalışmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Çünkü O da benden uzun.
Nasıl içime oturmuş bakarmısınız. Konu nereden nereye geldi. Sizlerle paylaşınca biraz rahatladım ama. Ohh! İşte yıllardır durum böyle… Bu satırları yazarken çalışma masamın üzerine, tam karşıma koyduğum, pontunu sevdiğim siyah ayakkabılar bugün ayaklarım onların içindeyken başına geleceklerden habersiz, şıkır şıkır durmaktalar. Benim halimi ise sanırım anlatmama gerek yok. Hadi ben şimdi çakma selvi boyumla arz-ı endam etmeye gidiyorum. Ve eve sağlam ayak bileklerimle dönebilmeyi umuyorum. Sevgiyle kalın…
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
NOT: Ayy durun durun şunu demem lazım: ” Bence Jassica Parker’a topuklu ayakkabılarla her türlü zeminde, her türlü hava şartında, her hızda ( koşmakta dahil ) yürüyebilme ödülü verilmeli. Geçen izlediğim bir filminde arnavut kaldırım taş döşenmiş sokakta koşuyordu hatun ya. Ama yok püf nokta insan gibi yapabilmek! Bunu da dedim kuş kondurdum. Hadi eyvallah.