RSS

Günlük arşivler: 22 Temmuz 2012

SÜMÜĞÜNÜ YİYEYİM

 

 

  Her şey ne kadar da güzel başlamıştı oysa. Hava mis, müziğimi açmışım en BEBE’ sinden, kurulmuşum terasa… Ama sonunda yaşayacaklarımı nereden bileyim? Sen bir de tut instagram da çektiğin fotoyla ve üstelik ” Terapi gibi bamya ayıklama seansı ” alt yazısıyla ilan et bamya ayıkladığını. Görüldüğü üzere on, sonra yirmi, sonra yirmi beş derken baktım parmaklarımda bir sızı. Şu saat itibariyle ise o iki parmağım kullanım dışı. Ulan bir yerinde ” Tamam çözdüm bu işi galiba.” diyecek oluyorum ki yeni bir sıyrık daha. Şeytan dedi ” Kes kafadan, ye sümüklü mümüklü. Ne olacak? Yediğin öyle de aynı şey böyle de aynı şey.” Bir yanda inadım, diğer yanda ayaklarını altına toplamış koltukta bamya ayıklayan Perikuşumuzun hayali… Neyse kalan son beş taneyi feda ederek ve koli bandıyla sarılmış parmaklarımla bitirdim işi. Koli bandı nereden çıktı demeyim çünkü ulaşabildiğim mesafede yalnızca o vardı. Şimdi düşündüm de bak yüksükte fena olmazmış hani.

  Peki, soruyorum size ayıkladıktan sonra yüce google arama motorunda ” Bamya nasıl soyulur? ” cümlesiyle arama yapanınız var mı? Evet, ben yaptım. Sonra da annemi aradım ” Ağlıyor musun? ” diye sormak için. Ama bak ben diyim ” Eğer bu işin püf noktasını bilipte saklayan varsa! ” Anam bir de pişip bir lokma kalmadı mı, ,iyice yedim kafayı. Suyumu çıktı konservenin, al pişir işte. Ama yok pazara çıktığımda bana bir haller oluyor. Sanırsınız en ala aşçı… İçimin o hiç susmaya sesi başlıyor konuşmaya: ” Ondan da al biraz. ”, ” Bundan da al, zeytinyağlı pişirirsin.”, ” Ayyy! Salataya çok yakışır. ” Bundan İstanbul’da zor bulursun.”, ” Oğuz bunu sever. Elif bunu sever.” diye diye doluca üç pazar arabasıyla dön eve.

  İşte o eve getirip kapın önüne yığdığım an başladım içine ettiğimin iç sesiyle kavgaya ” Ulan hadi de aldın. Şimdi ne halt edeceksin hepsiyle, nereye sığdıracaksın bu sıcakta.” İster inanın, ister inanmayın kelimenin tam anlamıyla dötümden ter aka aka ayıkladım, yıkadım, pişirdim. Amaaaaa serde acı olunca paşa paşa yapıyorsun. Alaçatı’da da yıllık geçimini yazlıkçılardan çıkartmayı kafaya ve adisyonlara koymuş her yerde olduğu gibi fiyatlar el, yürek yakıyor. Durum böyle olunca ter nerenden akarsa aksın pişiriyorsun. Bu taraflara gelmeyi düşünenlere duyurulur ” Yanınızda piknik tüpünüzü, çadırınızı, portatif duş ve denizinizi yanınızda getirin.” benden söylemesi. Hadi ben şimdi kaçayım. Daha soğuyan yemekleri buzdolabına sığdırmak için debelenmeli, hayırlısıyla yarın sabah gelecek olan çocuklarımı, kız kardeşimi ve tabi kızı Duygu’yu karşılamak için erken kalmak zorunda olduğumdan yatmalıyım. Gelişmelerden haberdar ederim.

NOT: Fulya, gördüğün üzere Alaçatı öncesi sana telefonda kurduğum makarna, tost most fantezim bu şekilde suya düşmüş bulunuyor şekerim. Seneye tüm bunları senin önderliğinde tecrübe etmeyi umuyorum. Sevgiler.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

 
2 Yorum

Yazan: 22 Temmuz 2012 in GENEL

 

Etiketler: , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: