Uzaklardan hatıra yüklü bir melodi duyarsın, yanından geçenin soluğu çarpar yüzüne, aşina gelen bir bakış takılır gözüne, anlık temas dokunur tenine, okunan satır değer kırılgan bir yerine, elinde tuttuğun bardak kırılıverir, çalan telefonu duymaz cevapsız çağrıya bakakalırsın… Çağırmadan, planlamadan… Ansızın! Aynalara baktığında kendini göremediğin dönemde, sesini duyamaz olmuşken mesela… Canın hiçbir şey yapmak istemediğinde mesela… Ya da kalabalık içindeyken, gitmek isteyip gidemezken, kalmış olup gitmişken, zamanın içinde yokolmuşken… Çocuğunun masumiyetini kıskanır, çocukluğunun uzaklığına inanamazken, geri gelemeyecek olan herkesi ve her şeyi özlüyorken, yanında olana çok uzakken, uzağında olana yakın hissediyorken, pişmanken, pişman olduğuna bir kez daha pişman olmuşken… Sus! Tam o an da; maviliğin karşısında oturmuş rüzgar tenine çarpıyorken. Sus!
özgür tamşen yücedal