Kendinden büyük yaşta olanlar, tecrübeliler değil de kendinden küçükler söylediğinde daha bir dokunuyor insana, bir silkeleyip kendine getirtiyor insanı. Ki; bu arada tecrübe dediğimiz nedir, yaşla yıllarla doğru orantılı mıdır? Elf yaşıtı kuzeni (20) bu sabah, günün körü saatte mutfak masasında kahve içiyorken biz ikimiz, henüz rüyalarımız pijamalarımızda, uykunun kırıntısı çapaklar gözpınarlarımızdayken:
“Her şeye rağmen hayat devam ediyor Özgür Abla, her başım sıkıştığında bunu düşünüyorum sonra geçiyor.” dediğinde hissettiğim, düşünebildiğim tam da böyle bir şeydi. Benden tecrübelerce yol almış gibiydi. Dudaklarındaki tebessümü bir kutuya hapsedip başucumda saklama arzunun dibine düştüm. Ufacık bir tesadüf, bakışı işaret kabul edip peşine düşebilmesini kıskandım. Siktiri çekmeden siktirleyebilişini, her yeni sabahla gelen tazelenişi içine kabul edişini mesela. Sonra tazeliğini bencilce yalnızca kendisine saklamadan, cömertçe kahverengi uzun kıvırcık saçlarının ucundan dağıtarak asansöre binip gitti. Son bir öpücük de fırlattı dudaklarıyla olduğu yerden.
Şu anda ben Oğuz’un basketbol antremanında çocuklarını izleyen diğer velilerin arasında kulağımdaki kablolardan dün gece Ece’nin müzik arşivime yüklediği şarkıları dinliyor, “her şeye rağmen hayat devam ediyor.” diyorum. Bulaşıcıdır duygular ama ben güzel olanlarını seviyorum. Sizlerde kendinizi iyi hissettirecek, güzeli hatırlatacak insanlara sürtünün dilerim. Benim artık üzülecek kırılacak yerlerim çok yorgunlar çünkü. Hep güzel söylemek, güzel duymak istiyor şu ufacık kalbim, kulaklarım.
Güzel hafta sonları olsun.
Bir de canım, en derinimden sıcaklığı üzerinde kavrulmuş karışık kuruyemiş çekti şu an. Tadı dilime geldi.
Sevgiyle, tutku, aşkla!..
Eyvallah
özgür tamşen yücedal
Bay Kuş
09 Aralık 2017 at 08:43
Belkide seninkisi kuruyemişinin içinde ki bir tuzlu bademdır. .nerden bilebilirsin ki☺
BeğenBeğen