
Daha önceleri çokça yazmıştım; bu sosyal mecralarda paylaşılan birçok şeye inanmıyorum. Bu en başından beri böyle.
Aslında böyle de, sizlerle zaman zaman paylaştığım üzere arada benim de “kandığım” oldu pek tabii.
Paylaşılan makyaj videolarındakileri deneyip şebeğe dönmüşlüğüm çok mesela.
Hele o yüz maskesi deneyişim! Gözkapaklarımı tekrar kaptabildiğim an ki şükürüm hâlâ hatırımda.
Saç şekillendir deseniz; form kazanacak sandığım saçlarımın yapış yapış hale gelişiyle kala kalışlarım. Sonra arındır arındırabilirsen.
Kabul birkaç yemek tarifi tuttu ama o da kime göre. Hadi benim yaptığım benim yiyebileceğim birşeye benzedi de tarifi koyanın pişirdiğimin tadı nasıldı? Bu düşünceden çıkamıyorum.
Dolap düzenleme, valize sığma şeysilerine girmek zorundayım. Oldurtamadım. Gösterdikleri gibi deneyip deneyip sonunda gene kendi bildiğim.
Hele geçen gün bikini askısı ayarıyla ilgili paylaştıklarını sütyende deneyim dedim, az kalsın boğuyordum kendimi. Zaten son moda herşeyin orasına burasına ip koymalarını hiç anlayamadım gitti. Süttenin bağrındaki ipler, çaprazlamalar falan nedir yahu!
Son aylardaysa her fırsatta marangoz, seramik, taş duvar döşeme videoları izliyorum. Şükür ki; yerim dar deneyemiyorum.
Böyle yazınca farkına vardım; ne çok kanmışım lan ben.
Acaba ilişkiler, dostluk, arkadaşlıklar da mı bu videolar gibi oldu? Son zamanlarda seanslarda danışanların anlattıkları bazı durumlar karşısında tepkisiz kalmak için zorlandığım oluyor. Zorlanırken içimden “gerçekten mi” diye fısıldıyorum. Kendi kendine yaratılan kocaman yalan hayatları geçin o yalanları başkalarına satma çabaları. Bir yalanı çok kez tekrarlayan insan bir süre sonra onun gerçek olduğuna inanır. Gerçek ve yalan yer değiştirirler.
Bir akşam şaşkın şaşkın dalmış otururken Elif yanıma gelip “belki de dışarıdaki hayata daha fazla karışmalısın,” dedi. Ona da içimden “gerçekten mi” dedim.
Dün gece uykum kaçmış tavana mal gibi bakıp uykumun geri gelmesini beklerken karar verdim:
Eğer bunca değişen düzen içinde ben kaldıysam benim gibi çoklarımız olmalılar. Bizler hep birbirimize denk gelelim inşallah. Niyet korur, koruyor. Niyetinizin elinden tutun, diğerlerini bırakın, derim. İçinizi dinleyin. Oraya sinmeyen, oraya yakıştırmadığınız hiçbir ama hiçbir şeyi yapmayın, söylemeyin, yazmayın. Bırakın herkes kendi bahçesinde, kendine yakıştırdığı oyunları oynasın. Gerçeğinizi bozmalarına, bulandırmalarına müsade etmeyin.
Not: Sezonu açılan güneş kremi tariflerine de inanmayın. Hep bildiğimiz, hep kendimizde kalalım. “Sonunda elde edersiniz” dedikleri bronz tenler de yalandır. AnamBabam usûlünden şaşmayın; marketlerde satılan havuç ya da kakolu güneş kremlerini kullanın.
Dönüp dolaşılan yer hep kendimiz. Ah canım be!
özgür tamşen