RSS

Etiket arşivi: gülüm

bu da geçer be gülüm

Screen shot 2014-08-03 at 23.01.59

Geldim, geldim ve buradayım. Burası sizin için nereyi ifade ediyorsa işte, yani burası her neresi ise oradayım, ikametgahımdayım. Özledim sizleri… Özledim ama lafa nereden başlayacağımı bilemiyorum. Bilemez halde ellerimi kavuşturmuş öylece ekrana bakarak bekledim. Sonra ya allah deyip dokundum tuşlara elbet lafın bir yerinden çıkarım diyerek. Şu elleri kavuşturmak kısmeti kapatır derlerdi biz çocukken, nedendir bilinmez feci rahat ederim ben, sıkı sıkı kilitlenmiş gibi. Bak kilitlemek dedim gelmeye başladı kelimeler…

Kendimi bir kilitleyesim var ki sormayın gitsin. Hani insanın kendini kendinden koruyamadığı dönemler vardır ya işte ben o dönemin göbeğindeyim. Ha arındım ha arınacam, erdim erecem, çözdüm çözecem falan derken puffff öyle bir şey oldu ki baktım ben bıraktığım yerdeyim, en zavallı insanlık halleri içindeyim. Neyse sevinecek bir taraf var; hala insan, insanlıktan çıkmamış haldeyim. Kız kardeşim Özlem’in yorumu: ‘’ Nereye gitti tüm okudukların, yazdıkların, verdiğin akıllar? ‘’. Valla ben diyim size benim merhemim fala yokmuş ki kelime süreyim! Kelaynak gibi kaldım ortalarda. Kızımın yorumu ise: ‘’ Bu da geçer be gülüm! ‘’ oldu. Ben ne verdim bu çocuğa ki böyle bir şey çıktı ortaya bilemiyorum. Fazla emziremedim de hâlbuki! ( keyiften değil, süt kesildi ) Bizim tahlil sonucumuz; süt değil bol ölçekli sevgi almış olması. Yarabbim kızı ben doğurdum benden akıllı, olgun bir yaratık oldu çıktı. Uzaktan uzaktan gülüyor benim bu kelaynak hallerime.

Şimdi; ben bizim bu adama bir mail yolladım, Erdo’ya. Gönder tuşuna bastıktan sonra ucunu tutup yakalayamazsın ya işte tam öyle oldu. Anlık kararla bir şey yaparsın ya işte tam öyle. Bir de bile bile lades dersin ya işte tam öyle oldu. Ama oldu! Sonra mı? Sonrası tam –terzi kendi söküğünü dikemez- vakası! Sen o kadar oku, bu kadar yaz sonra sıç bir de üzerine tüğ dik, su dök. Özetle; boka bulandım. Adam konuşmuyor benimle. Evet! Tam ergen bebelerin yaşadığı gibi. Elf’e hep derdim; ‘’Kızım gözlerini görmeden nasıl küsebiliyorsunuz? Nasıl anlaşabiliyor sunuz?’’ diye. Demek ki neymiş; olabiliyor muş. Küstü adam.

Ama elden bir şey gelmez. Düzelteyim derken iyice bok çuvalının içine saplanacağım diye korkuyor, bekliyorum. İçimden sürekli ‘’ Bu da geçer be gülüm!’’ diye tekrarlıyorum. Amannnn neler geçmiyor ki bu hayatta. Geçecek! Vardır bir hayır. Bilirsiniz bana hayır yerine hep hıyar çıkar ama olsun, hayat. Tepin tepin nereye kadar! Su akar yolunu bulur. Bu arada yazı deyimler sözlüğüne bağlamak üzere, dikkat.

Eee sizler neler yaptınız? Durumu benden hallice ya da dibi benden kara olanlarınız vardır elbet. Gerçi hepsi aynı bokun laciverti ya neyse. Ayyy amma kokulu bir yazı oldu, değil mi! Ama küfürün rahatlatıcı etkisi yadsınamaz. En azından benim için öyle. Bildiklerim zaten çok bel altı, analı babalı olmadığı için küfür etmek rahatlatıyor beni. Neyzen’i derinden, en derinden anlayabilmemin sebebi bu olsa gerek. Gelmişine geçmişine derken asıl kendime küfür ediyorum ya rahatlıyorum. Yoksa başkalarından banane… Herkes ne hali varsa onu görsün.

Az sonra bitireceğim…

Son olarak: herkes birbirini bi rahat bıraksın. Anneler çocuklarını, çocuklar analarını, karılar kocalarını, kocalar karılarını, dostlar dostlarını rahat bıraksın, özgür bıraksınlar. Endişe, memnun edebilme, gereksiz gönül alma çabaları, endişe, korkularla geldi de geçiyor ömür. Nokta.

Fabrika ayarlarıma döner dönmez tekrar karşınızda olacağım. Mis gibi günler geceler bizlerin, herkesin olsun.

 

özgür tamşen yücedal

 
Yorum yapın

Yazan: 03 Ağustos 2014 in GÜNLÜK, KADIN & ERKEK

 

Etiketler: , , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: