
Geçen ay hastanenin acil servisinden ultrason için tekerlekli sandalyeyle alındım. Loş odaya yabancı uyruklu bir kadın girdi. Birkaç dakikada üstünkörü görüntüleme yaptı ve odadan çıktı. Yatağıma götürüldüm.
“ Bi adam vardı O yok galiba, onun gibi ultrason çeken kimse de yok. Bu kadın yalap şap yolladı beni, ” çenesini yaparken yatağımı çevreleyen perdenin ardından “ Haluk Bey’i mi soruyorsunuz? “ dedi hemşire. “ Evet, “ dedim. “ Haluk Bey öldü. “ cevabıyla gözlerimden yaşlar süzüldü. İnanamazlık! “ Nasıl olur! Çok iyi biriydi, “ diye çıktı titrek sesim. Aynı tonla konuştu hemşire de. “ Evet, çevresinde hayatına dokunmadığı kimse yoktu. Çok seviliyordu. Bir anda hastalandı … “. İnanamazlık.
Geçen hafta da ıslak imzalı yeni kira kontratı ihtiyacım sebebiyle arka sokaktaki emlakçı Mehmet Bey’i aradım. Abisi açtı telefonu. “ Mehmet öldü. “ dedi. İnanamazlık.
Tamam ölüm var şu hayatta. Var da … Ne bileyim bilseydim Haluk Bey’i son görüşüm olduğunu mesela, bi sarılırdım boynuna. “ En zor, korkulu günlerimde sohbetlerinizle beni rahatlattığınız için teşekkür ederim. “ derdim. Mehmet Bey’in ofisine uğrar “ Daireyi gösterdiğiniz gün ki şaşkınlığımı anlatayım size, “ der, anlatırdım.
Kimbilir kaç tanıdığım ölmüştür de haberim yoktur. Ya da bugün ölsem kimbilir kaç kişi yaşadığımı varsayarak devam edecek hayatına. Düşünsenize; arayacak ve yanıt “ aradığınız kişiye ulaşılamıyor. “
Nasıl anlatacağımı da bilmiyorum ama uzak tanışın haberini bu şekilde alınca … Ani ölüm gibi birşey. Herkesle son kez görüşüyormuş gibi ayrılın diyorlar ya, doğruymuş. Artık hep aklımda tutmaya çalışıyorum. Birbirimizi bir daha göremeyebiliz.
Ha tabii ki herşeye rağmen hayat devam ediyor. Ne bileyim benim ki kursağımda kalan birkaç kelamın, teşekkürün falan ağırlığıdır belki. Bazıları gibi rasyonel bakamıyorum hayata.
Babamla vedalaşabildiğim içinse şükürüm arttı. Gerçi onlar da hâlâ izlerini taşıdığım tuhaf günlerdi. Birgün yazabilirsem izleri hafifler diye umuyorum.
Bir an ya bir an.
Sabah sabah içine düştüğüme bakın, te allam. Neyse şükür evde yemeğim var, tüm gün resim yapmaya niyetim de var, müziğimi de açarım mis. Kendimi tanıyorsam hepsini unutur hayallere bile dalabilirim. İyiyiz yani. Sağlık olsun.
özgür tamşen