Benim bir dostum var ki; sırtıma yüklediğim kayaları fırlatıp atmamı sağlayan, görünmezi görmemi sağlayan, ışık tutan yoluma, kavgalarımda barıştıran beni kendimle, yalnızlığımı güzel kılan, anlamlı kılan arayışlarımı, hatalarımla affeden, sahip olduklarımı durmadan hatırlatıp nankör olmamı engelleyen, çıkmazımı çıkılır yapan…
İyi gün dostuyuz biz ama en çok kötü gün dostu… Sorgusuz sualsiz kabulüm o benim. Hayatındaki herkes ondan ötürü kabulüm, hayatımın parçası. Dudaklarından üflediği dumanın dilini bilirim. Kadehi tutuşunun manasını… Çayın tüten dumanına bakarken kurduğunu. Şükürünü bilirim. Metaneti şaşkına çevirir. An gelir susukunluğu korkutur. Sarıldığımda yüreği gelir ya yüreğimin üzerine işte o zaman şükür ederim orada olduğuna, yanımda olduğuna, yanında olduğuma.
Tek amacı hayata inat, düzene inat, insanlara inat insan olabilmek . Herkes affetse o effetmez kendini. Herkes affetse o affetmez yalnış bildiğini.
Çok sustuk biz karşılıklı. Çok tebessüm ettik biz karşılıklı. Çok sorduk, çok cevapsız kaldık ama en çok, çok siktiri çektik biz yaşadıklarımıza. Ko ver gitsin dedik. Olduğu kadar dedik. Sağlık olsun dedik.
İşte bugün bir kez daha musalla taşının önünde durduk biz el ele. Babasını uğurladık biz. Öylece okşadık Alişimizi. İyi yolculuklar diledik. Meleklere emanet ettik biz Alişi. Ele ele gittik biz… Ağladık…Bir insanın bırakabileceği en güzel emaneti devraldık biz: iyiliği. Hayalimdeki uğurlamaydı. Bir kişi yoktu ki helallik verirken durup düşünsün. Yüzlerde hep tebessüm vardı; Hacı Ali derken. Helalik isterken hoca, çığlık attım ‘’Helal olsun.’’ diye. Bana, torunlarına bu kadar güzel bir kadın emanet ettiği için.
Ağlarken kendime mi, gidene mi ağladım bilemedim. Ama biliyordum ki en çok Belgin’e ağlıyordum ben. Onun şikayet etmeyen, cevaplar arayan, sorgulayan yüreğine. Nerem acıdı bilemedim. Evin kapısında bir tabutun içine girdi hayata dair saçma sapan tüm endişem, tüm korkum… Hayatı bir tabuta koydum bir kez daha. Kocaman bir kabul ediş, yanında kocaman bir inat. Hayata inat!
Çiçekler diktik sonra biz toprağa. Can bulalım diye geride bıraktıklarıyla. Yeşerelim diye dallarında. Devrilelim rüzgarla, dikilelim güneşle tekrar tekrar diye. Kanayıp iyileşelim diye. Meyveler verelim diye çiçeklerinde. Hatırlayalım diye yıldızları saymayı. Hatırlayalım güneşe merhaba demeyi. Suyu kana kana içmeyi. Soluk almayı. Dibine kadar ağlamayı. Düşüp düşüp kalkmayı hatırlayalım diye diktik o çiçekleri.
Gece ölecek gün doğacak. Günler sıraya girecek. Mevsimler gelecek geçecek. Çiçekler açacak. Solacaklar sonra. Ama bileceğiz tekrar açacaklar.
Gün gelecek aynı denizde bulaşacağız hepimiz. El ele tutaşacağız sonra. Uyanacağız bu rüyadan. Ya da gerçek sandığımız rüyadan, kim bilir?
Güzel düşlerin gizlendiği yastıklara gömelim kafalarımızı. Çok sevdiğimize sarılsın kollarımız yalnızlık pahasına. Karanlık gökte yıldızlar aydınlatsın yollarımız.
Rahat uyu Aliş! Emanetim bende saklı!
özgür tamşen yücedal