RSS

Günlük arşivler: 16 Ağustos 2012

manikür & pedikür karaborsa

 

 Bu işte kesin bir şey var: Ben ve benim gibi birçok kadın neden bayram arifesi yuvarlanıp yuvarlanıp kapıya gelince düşüyoruz saç boyatma, manikür, pedikür yaptırma peşine? Hayır, sanırsın okullardaki tırnak, saç kontrolü gibi teftişten geçeceğiz.

  Benim dışımdaki çoğunluğu bilmiyorum fakat bugüne kadar bayram sabahına tertemiz, ojeli tırnaklarlar, fönlenmiş saçlarla girdiğim vaki değildir. Her defasında ya vakit bulamaz, ya da önemsemezdim. Bu sabah hadi dedim bari bu bayram yaptırayım. Daha doğrusu Erdo’dan utandım artık. Ellerim sanırsın çalı fasulye. Yemin ederim adamın eli ayağı daha yüzüne bakılır cinsinden. Ama ben niyetlendin ne oldu ki, pabuç pahalıymış. Anacığım manikür, pedikürcüler karaborsa… Kimi aradıysam, kapı duvar. Kaldım gene el elde, baş başta.

  İş başa düşmüş ve ben niyetine girdiysem bir şekilde hallolacak ya… Sabah kilitlersin kendini banyoya. Azar azar eklersin bir kaba bepanten, vazelin, irmiği. Karıştırıp bularsın ellere ayaklara. Oradan buldum vakti zamanında bu iş için almış olduğumu tahmin ettiğim tahta bir çubuk. Bir yandan ovarken elleri ayakları diğer yandan ittire kaktıra etleri görünmez hale getirdim. Kafada ki düşünce de ‘’ Ohhh oraya ödeyeceğim para yanıma kar kaldı.’’ Şu saat itibariyle biraz acı ve gerginlik hissi var. Var ama olsun, uzaktan bakınca çiçek gibiler. Bir gariplik de ayaklarıma oje sürerken oldu. Dergilerden birinden eşantiyon çıktıydı,  garip bir aparat ya da adı her neyse. Uzun süre parmak aralarıma yerleştirecem diye debelendim. Uzaktan öyle kolay göründüğüne bakmayın, oturup deneyin bir gün. Neyse abicim geçirdim parmaklara, sürdüm ojeyi, kurusun diye bekliyorum. Aha bir baktım parmaklarımda ki kan dolaşım hızı yavaşladı. Az kaldı parmakları kökten feda edecektim bu uğurda,  ucuz kurtardık. Eee sen kırk yılda bir, elin ayağın çalı formuna geleceği sıklıkta yaptırırsan bu işleri bünye kabul etmez işte.

  Öyle ya da böyle klasik, tüm kadınsal bayram ritüellerini yerine getirmiş bulunuyorum artık. Alnımda dip boyanın ardından kalan görünür görünmez derecede boya izim, temiz el ve ayak parmaklarım, pembeye benzer ojelerim… Fön mü? Yok, o kadar değil. Hiç sevmediğim, komik gelen bir şey o iş, bünyeye ters.

  Benim hazırlığım bu kadar. Kafa binbeşyüzken yeter de artar bile. Biz dört-beş günlüğüne köye gidiyoruz gene. İzmir’e doğru akarsa yolunuz, beklerim. Bir kahve içimlik, bir ağız tatlandırmalık uğrayın efendim.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

 
8 Yorum

Yazan: 16 Ağustos 2012 in GÜNLÜK, KADIN & ERKEK, İNSANOĞLU

 

Etiketler: , , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: