Biz daha oralara gelemedik, gelememişiz. Nerelere mi? Durun hele anlatacağım. Şimdi efendim, biz de birçok şey hala anam- babam usulü. Pilav- makarna mı pişecek, tereyağlı olacak. Beyazlar arada çamaşır suyuna basılacak. Üstten çıkan ters çıkarılmayacak. Sokağa çıkarken don temiz, çorap sağlam olacak. Domates suyu evde yapılacak. Bezelye buzluğa konulacak. Nevresim haftasında değişecek. Çocuklar taze yemek yiyecek. Karşındaki çemkirirken susulacak sıra gelince çemkirilecek. Kocaya ayarına göre ‘Paşam ağam’ denilecek. Herkes yerini bilecek. Kaynana aranıp sorulacak. Ana karşında mı, ses yükselmeyecek. İşten saatinde dönülecek. Kimisi hurafe, kimi alışkanlık, kimi test edip onaylanmış. Ne derseniz deyin.
İşte biz böyle anam babam usulü yaşarkene geçenlerde okuduğum feng shui kaidelerinden birine takıldı kafam: Klozet kapaklarını kapalı tutmak gerekirMİŞ. Ahanda tam şöyle yazıyordu:
‘’ Tuvalet ve banyolar sade, süsten uzak olmalı, kapıları ve klozet kapakları mutlaka kapalı tutulmalıdır. Aksi halde paranızda ciddi azalma ve kayıplar olur. ’’ yemin ederim paradan maradan değil de şu kanalizasyon bağlantısı, içinde dolananlar falan bi taktı bana, e ben de boş durmadım taktım klozet kapaklarına. Evde başladım ‘Kapatın! Kapatmayı unutmayın!’ nidalarıyla dolaşmaya. En fazla imtinayı gösteren Ouz (6,5) oldu. Şükür bir tek o dinliyor ve kayıtsız inanıyor bana; en azından ergenlik dönemine kadar… Neyse işte kapaklar kapalı tutulmaya başlandı.
Derken; ilk olarak Ouz gecenin bir körü, odasından bizim odaya doğru yola çıkmış tuvalet molası verdiği sırada klozet kapağının üzerine işedi. ( bundan evdeki kimsenin haberi yok.) Olaydan bir kaç gece sonra gene aynı saatlerde Erdo’nun tuvaletten gelen ‘’Başlayacam fengine de şuine de bu ne lan! Kapanmayacak şu kapaklar!’’ nidasına kadar feng şuilendi bizim evde. Yok yok vukuat olmadı ama sanıyorum ucundan dönüldü.
Tabii bunun öncesinde evde adaçayı tüttürecem diye yangın alarmını çaldırtmaya az kalmışlığım, enerji akışı rahat olsun diye eşya atıp ayazda kalmışlığım, sirke arındırır diyerek kokulara bulanmışlığım olduğu için sanırım mimliydim. Bu kapak mevzu da kapak oldu bana.
İşte bizim gelemediğimiz yer bu şuili muili şeyler. Ayna olduğu yerde iyidir, kalsın. Yatak sığdığı yerde dursun. Ayaklar kocaya ya da karıya doğru olsun. Gözler sevgiyle baksın. Ses yükseltilmesin. Bol kahkaha olsun. Yemek koksun. Eş dost dolsun. Telefonlar çalsın, susmasın. En önemlisi sağlık olsun. Yemişim fengini şuisini.
NOT: Kafalar hafif dağıldı mı? Valla üç gündür polis, savcı, ayakkabı kutusu, cemaat, ampul falan derken avalladık. Ben her zaman olduğu gibi, bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak olanların, dönen dümbeleklerin biz zavallılarla hiçbir alakası olmadığına inandığımdan salladım gitti.
özgür tamşen yücedal