Kızıma battaniye örmeye başlayacağım. Nasıl örebileceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Kararı verdiğim sabahın devamı olan gün boyunca battaniye genişliğinde ilmekleri şişe nasıl sığdırabileceğimi düşünüp durduğum halde başlangıç için de bir fikrim yok. Ne kadar süre alır bilmiyorum. Renginin sarı olmasını istediğimi biliyorum. Yumuşacık bir yün cinsi olsun istiyorum. Sarıp sarmalayacak ebatta olsun istiyorum. Her ilmeğinde biz olalım istiyorum. Hayatı boyunca demirbaş eşyası benim öreceğim sarı, yumuşacık, el emeği, kokusu biz gibi olacak olan battaniye olsun diliyorum.
Hayatı boyunca örme tecrübesi zincir atmaktan öteye gitmeyen Özgür’ün hevesi, kararlı kararı nereden mi çıktı: Sabah 07.30’da Erdoyla uyandım. Hoştu sohbetti kapıdan yolculadım. Ev sessiz. Bir fincan kahve yaptım. Mutfaktan çıkıp salona geçtim. Krem rengi koltuğumuza gömüldüm. Elimdeki kahve fincanını sehpaya bıraktım. Bilgisayarı aldım kucağıma. Açtım. Üzerimi battaniye, kulaklarımı kulaklıklarla örttüm. ‘Play’ düğmesine bastım. Film başladı. 1 saat 33 dakika sonra kararımı vermiştim. Kararımı vermiştim ve gün boyu üzerimde taşıyacağım huzur verici duyguyla sarmalanmıştım. James Gandolfini ekranda gözüktüğü ilk an oldu sarmalanışım, ilk bakışıyla. ( http://tr.wikipedia.org/wiki/James_Gandolfini )
Ha şefkat günündeymişsin! Sabah mahmurluğundaymışsın! Ayamamışsın! Ne bokuna etkilendin! Diye içinden geçirenleriniz olabilir. Kimene! Günüme güzellik, hoşluk katacak bir şiirin tek bir satırı, bir kitabın tek kelimesi, bir şarkının tek notası ya da bugün olduğu gibi bir filmin tek sahnesi olmuş ne zararı var? Ya bir kişi bile olsa, bir başkasının filmi izleyip aynı şeyleri yaşamasına aracı olabilme ihtimalim varsa? O bir başkası da kızına battaniye örmeye karar verse? Fena mı? İzledikten sonra gidip kocasına, sevgilisine, arkadaşına sarılsa, fena mı? Söylediği karşı koyamadığı yalandan pişmanlık duysa, fena mı? Benim bu ‘’fena mı? ‘’ lar gene 18+ sınırına doğru gidiyor o sebeple burada keseyim.
Aman güzeldi işte! Arada takılın filmlerin peşine. İyi oyuncuların peşine takılın. Hikâye okumak kadar zevk verir iyisini bulunca. Hele denk gelip o da sizin modunuzu buldu mu!
Satırlarıma son verirken özellikle “The Sopranos” dizisinde canlandırdığı mafya babası “Tony Soprano” karakteriyle hatırlayacağınız James Gandolfini ( 18 Eylül 1961 – 19 Haziran 2013 )sevgiyle selamlıyorum. Eminim güvenli ellerde…
Ayyy bu arada filmin adı: Başka Söze Gerek Yok
Güzel hafta sonları olsun. Dolar, Euro eski günlere dönsün. Yağmur yağsın. Hastalar iyileşsin. Sömestr hayırlısıyla bitsin. Anneler mutlu olsun. Babalar mutlu etsin. Çocuklar kanaatkâr olsun. Herkes niyetini görsün.
özgür tamşen yücedal
Küçük Joe
31 Ocak 2014 at 19:29
Özgür’cüm bütün ilmekleri tek şişe sığdırmak zorunda değilsin. Parça parça örüp sonradan dikebilirsin. Filmi merak ettim. Üşenmezsem bulup izliyim.
BeğenBeğen
ouzelf
31 Ocak 2014 at 19:46
Anneme geldim Joe, aldım ipuçlarını. Yardıma ihtiyaç olduğunda ‘imdat’ derim, sağolasın.
BeğenBeğen
Küçük Joe
31 Ocak 2014 at 19:48
Tamam :)))
BeğenBeğen