RSS

Günlük arşivler: 31 Mayıs 2012

TAVŞANLAR GİBİ

  

  İki çocuğunu da sezeryan seçeneğini kullanarak dünyaya getirmiş bir kadın ki ilkinin öncesinde on saati aşkın sancı çekip seçim yapmak zorunda kalan bir kadın olarak, son günlerde konuşulan yasaklamayı (kısıtlamayı) neresinden tutacağımı bilemeden yazmaya başlıyorum. Ellerinde mikrofon, fikir beyan edenler erkek oldukları için empati yapabilecekleri güzel temennilerde de bulunamıyorum. İçindeki, canından can olan canı eline bıçak geçirse karnını yarıp çıkartmak isteyecek kadar acı içinde kıvranmak, taşıdığı canlar için ölümüne endişe duymak nasıl bir şey bilebilirler mi? Ha kadınlar adına konuşmaları, haklarını korumaları gereken seçilmişler neredeler onu bilen de beri gelsin.

  Değer yandan dayak yediği adamdan kontrolü dışında gebe kalmak, bakamayacağı bir cana gebe kalmak, tecavüze uğrayarak gebe kalmak, cezasını çekmek için girdiği maphusta gardiyanlarca gebe bırakılmış olmak, gençliğinin cehaletiyle küçücük yaşında gebe kalmak, özürlü bir çocuğu dünyaya getireceğini öğrenerek gebelik yaşamak ne demek bilebilirler mi?

  Değer yandan tesadüfe bakın ki Uludere’de yaşanan katliamın için gerçek cevaplar verilemezken daha doğrusu, verilen cevapların olayı daha da vahim hale getirdiği, evlat acısıyla kavrulan yüreklerin daha da acıdığı günlerde gündeme bir bomba düştü; kürtaj – sezeryan! Ama biz tesadüflere alıştık artık değil mi?  

  Okuduğum ve dinlediğim açıklamaların başında kullanılan ‘’muhafazakâr’’ tanımıyla ise ortada olan ama üzeri daha da koyu renklerle geçilmek istenen onların ne, bizim ne olduğumuz, onları yaratanla bizleri yaratanın farklı olduğunun ima edilmek istendiği gibi bir durumda var.

  Yani, var oğlu var. Yakında 1920’ler Fransa’sın da olduğu gibi, kürtaj konusunda konuşanlara hapis cezası da gelir tam olur.  Gizli, ücra mahalle aralarında kadınlar kürtaj yaptırırken can vermeye, genç kızlar tuvaletlerde kendilerini şişlemeye başladıklarında ise sanırım ‘’Tavşanlar gibi sevişip gebe kalmasalardı efendim. ( Adam gibi içmeyi de bilmiyoruz çünkü. ) Biz muhafazakâr kesim olarak ilişkide kesinlikle hataya mahal vermeyecek şekilde korunulması ve ilişkinin haftada üç kez olması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili yasa teklifimizi hazırlıyoruz. ‘’ diye bir açıklama yapılır bize de bok yemek düşer. Ulan elimizde kala kala bedava tek şey kaldıydı onun zevkine bile son verilecek devlet tarafından.

  Doğurma özgürlüğü biz kadınlara aittir. Ne zaman istersek, ne zaman hazır hissedersek doğuracağız sayın yetkililer; eğer istersek, eğer hazır hissedersek. Doğurabilme gücünün doğadaki tüm canlılarda yalnızca dişilere verilmiş olmasının bir anlamı olmalı.

   Tavşanlar gibi havuç yemeyelim arkadaşlar… Ve enseye sahip çıkalım. Neden mi? Alın işte nedeni:

 Kahvede zenginin biri, fukaraya bir iş önermiş:
“-Şu geçen adamı görüyor musun? Ense kulak yerinde. Git arkadan ensesine bir tokat at, adam ne oluyor diye dönünce, özür dile, yanlışlık oldu de, gel al paranı!”
Bir süre sonra ense kulak yerinde adam yolun altında görülmüş, zengin, fukarayı yine göndermiş, tokadı atınca, özür dilemiş, dönüp gelmiş, parayı almış…
Üçüncü defa aynı teklif yapılınca koşup adamdan özür dilemiş:
“-Kusura bakma, sende bu ense, bende bu züğürtlük, bu herifte bu para oldukça sen daha çok tokat yersin ensene

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

 
4 Yorum

Yazan: 31 Mayıs 2012 in İNSANOĞLU

 

Etiketler:

 
%d blogcu bunu beğendi: