RSS

Günlük arşivler: 23 Mayıs 2012

hayattan ne öğrendiler? ( Yüksel Aksu )

                                          YÜKSEL AKSU (yönetmen )

  • Hayatı kavradığımızı sandığımız zamanlarda, onun bize anında ‘’ fake ‘’ atacağını öğrendim. Tüm ezberlerimizi bozduğunu ve hep bozacağını öğrendim. Buna rağmen, kendimizi ve hayatı, sürekli kavrama çabamızın olması gerektiğini; aksi taktirde, hayatın çekilmez olduğunu öğrendim. ‘’ Hayatta, hayatımda, hayatım boyunca, hayatın gerçeği.’’ Gibi laflarla başlayan cümlelerden uzak durmayı, bu tür lakırdıyla konuşan tamamlanmış insanlardan kaçınmayı öğrendim.
  • ‘’ Parayla saadet olmaz.’’ lafının, egemenlerin yoksullara kakaladığı bir deyim olduğunu düşünürdüm. Biraz param olunca, saadetimin buna paralel artmadığını; çok parası olan tanıdıklarımın da öyle ahım şahım mutlulukları olmadığını gördüm. Kerametin parada değil gönülde olduğunu bilmeme rağmen, sosyal politika ve eşitlik isteğinden vazgeçmemeyi öğrendim. Zenginlerin varlıklarını yoksullarla adaletli bir şekilde paylaşmalarının sadece yoksulları değil onları da mutlu edeceğini, huzura erdireceğini anladım.
  • Tek bir kişi olmadığımı, değişen zaman ve şartlara göre farklılık gösterdiğimi, kendimden hiç beklemediğim tavırları gösterebilen biri olduğumu öğrendim. Melez olduğumu, melez olmayanların tehlikeli olduğunu öğrendim. Birçok kimliğin bir bünyede taşınabileceğini, bunun paradoksal bir durum olmadığını, tek kimlikliliğin daha paradoksal olduğunu öğrendim. Örneğin hem mahalleli hem kasabalı veya kentli, hem yurttaş hem dünyalı olunabileceğini öğrendim.
  • Bizim gibi olmayanların tehlikeli olmadığını, bu durumun bize zenginlik kattığını öğrendim. Ötekini tanıdıkça berikini ve en berideki kendimi tanımaya başladım. Ötekilik bilincim geliştikçe, kendilik bilincim daha da gelişti; kendimi oluşturma ve oldurma çabama katkıda bulunan ötekileri, daha çok sevmeyi ve saymayı öğrendim. Önceleri bizim gibi düşünüp yaşamayanlara gıcık kaparken; şimdi farklılıklar olmazsa, benim de bir anlamım olmayacağını, sıradanlaşacağımı anladım.
  • Düşünce özgürlüğü kriterlerimin, benim gibi düşünenlere göre değil, farklı düşünenlere göre şekillenmesi gerektiğini; asıl bunun kişiye, topluma ve dünyaya yararı olduğunu, insanlık tarihinin tüm güzel anlatımlarının düşünce özgürlüğünün oluşturduğu durumlarda ortaya çıktığını okudum, aklıma da yattı. Sevgi ve sevme eyleminin müstakil, tekil olmadığını, birbirini üreten, birbiriyle kesişen bütünlükler olduğunu öğrendim. Kadın sevgisi, doğa sevgisi, yaşam sevgisi… Hepsinin birbirleriyle ilişkili olduğunu öğrendim. Sevginin ömrü uzattığını, hazzı arttırdığını, sağlığa iyi geldiğini gördüm.
  • Sadece; işe, paraya, başarıya, prodüktiviteye endeksli değil de hobileri, özel zevkleri, sosyal sorumlulukları olan bir yaşamın daha değerli ve kaliteli olacağını öğrendim. Uçurtma uçurmanın, tavla oynamanın, balık tutmanın, şiir yazıp resim yapmanın, üç-beş kanki toplanıp geyik yapmanın en az iş kadar muteber olduğunu öğrendim.
  • Yaşama pratiği kimseye güvenmemeyi dayatmasına rağmen inadına insana güvenmeyi; zira güvensiz bir yaşamın çekilmez olduğunu öğrendim. İnsanı ve insanlığı çelişkileriyle kavrayıp sevmeyi; aksinin mümkün olmadığını gördüm. Görecelik kavramını bilmeme rağmen, insanlık tarihinin öğrettiği kadim etik değerleri savunmaktan asla taviz vermemeyi, etrafta kimse olmasa bile bu uğurda bildiğini okumanın hayatımıza özel bir anlam katacağını öğrendim.
  • Dine, bilime, topluma, kendime, folklora, vatana, ideolojiye, millete, aşirete; kısacası her şeye hem içerikli hem de dışarlıklı olabilmeye çalışmanın önemli ve yorucu bir çaba olduğunu öğrendim.
 
2 Yorum

Yazan: 23 Mayıs 2012 in Hayattan ne öğrendiler?

 

Etiketler: , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: