Nasıl güzel âşık olunur?

Türklerin aşk karnesi

Aşkın tarifi

Nasıl seviyor, nasıl ayrılıyoruz?

Dijital zamanlarda aşk nasıl yaşanır?

Aşkın denklemi!

Gecelerden aşk çıkar mı?

Aşk 50 yıl sürer mi?

Aşk engel tanır mı?

Sevginizi gösterin

Alternatif son dakika hediyeleri

Yarışmayı kazanana tek taş hediye!

           Başlıklarının yanında:

Sevgililer günü arifesinde ayrılmayın!

Eşim beni aldatıyor mu?

Teknoloji aşkı öldürüyor mu?

50 yaşındayım 25 yaşındaki kıza âşık oldum!

Sex hayatınızı renklendirin!

2 yıldır gerdeğe giremedik

Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Bekâr bir erkek âşık olursa, sonu evlenmektir. Evli bir erkek âşık olursa, sonu boşanmaktır.

   Ne kafa yormak, hem de ne! Aşkı arayan bulamıyor, bulan aşkı yaşatamıyor! Bekâr olanlar evlenmek istiyor, evli olanlar boşanmak! Bekâr kızlar ‘’ Piyasada erkek yok! ‘’, bekâr erkekler ‘’ Piyasada kız yok! ‘’ diye vahlanıyorlar. Kimi şarkılar; ‘’ Evli – Mutlu – Çocuklu ‘’ , kimi ‘’ Yalan ‘’ diyor.

   Şimdi tüm bunlardan sonra sevgililer günü, evlilik yıldönümlerinin neredeyse tümünde ya uyuya kalmış, ya misafir ağırlamış, ya eşiyle dargın olmuş bir kadın olarak, bunların birer işaret olabileceğini göz önünde bulundurmaktan imtinaıyla kaçınan bir kadın olarak bu tür özel günlerin kutlanması taraftarı olan da bir kadınım aslında. Geçen yıl da yazmıştım ‘’ Ne zararı var? ‘’ diye. ’’ Kadınla birer çiçektir.’’, ‘’ Bizim için her gün sevgililer günü! ‘’, ‘’ Bu kapitalist düzenin bir oyunu! ‘’ palavralarını bir kenara koyalım lütfen. Çünkü artık ‘’ Yemezler! ‘’

   Ha ama piyasaların oluşturduğu şu pırlanta takıntısına karşı olduğumu belirtmeden geçmek istemiyorum. Parmağında pırlanta yüzük taşıyan ne kadınlar gördük biz, karısını pırlantalara boğan ne kocalar gördük biz. Onları yalnız gecelerinde ısıtmaya yetmedi o taşlar. Başlarını yaslayıp ağlayabilecekleri bir omuz da olamadı o pırlanta yüzükler. Bence; hatırlanmış, düşünülmüş, özen gösterilmiş olmanın mutluluğunu ölçebilecek maddi bir değer yoktur gerçekten seven, sevilen için.

   Bu kadar ah kam yeter! Gelelim benim fanteziye daha doğrusu biraz araştırma yaptıktan sonra yerlerde sürünen fantezime. Beyler, bayanlar bu satırları yazan kadın kendi kendine dedi ki : ‘’ Hadi özel bir yemek yapayım, her akşamkinden güzel bir sofra kurayım adama! ‘’ Ne pişirebilirim diye de açıp yemek tariflerine baktım. Değil mi ama adama tutup kuru fasulye, lahana, pırasa pişirmek olmaz Sevgililer Günü akşamı. Fantezim bu noktaya kadar ayaktaydı. – Aşkı Tazeleyecek Lezzetler başlığı altında sıralanmış:

Izgara Patlıcanlı Dil Balığı

Armut Cipsi

Karides Saganaki

Taze Saltimbocca

   Adlı tarifleri okuduktan sonra ise yerlerde. Bu ne lan? Kim pişiriyor allah aşkına bu yemekleri. Eğer benim aşkımı tazeleyecek, tazeleyebilecek olan yemekler bunlarsa bitmiş benim aşk! Hamsi tava, lüfer, rokalı bir salata nesine yetmiyor içene ettiğimin aşkının. Ya da yapacaksın bir menemen sonra da canı isterse yer, istemezse yemez. Bakın görüyor musunuz yazının sonuna doğru gene aynı sona sürükleniyorum. Bu yılda böyle bir gerekçeyle es geçebilirim Sevgililer Günü’nü. Karşısına geçip: ‘’ Yalnızca sana özel, senin için olsun istedim,  yemek pişireyim dedim ama pişirecek yemek bulamadım. Ağaç kavuğundan bir şey de oyabilirdim aslında da, içinden sen çıkarsın diye korktum.’’ Al sana unutulmaz bir Sevgililer Günü daha.

   Ulan ben oturmuş burada tüm bunların geyiğini yapıyorken adam karşıma bir dal çiçekle çıkıp beni mutluluktan mest ediyormuş… ‘’ Bu kadar kafa patlatmaya, alengirli hale getirip içinden çıkamamaya ne gerek var. Yalnızca – Seni seviyorum be kadın! ‘’ diyor muş. Ayyy düşünsenize rezilliğimi!

   Yok, bu böyle olacak gibi değil. Oturup başka bir şeyler düşünmem lazım.

   Hadi ben düşüne dururken sizlerde sağlıcakla kalın!

özgür tamşen yücedal