Nasihat, akıl vermek, yol göstermek adını her ne koyarsanız koyun, tecrübeleri başkalarıyla paylaşmak; ne boş, ne boşa vakit harcatan, zaman zaman sevdiklerimizle aramıza giren bir şey… Abicim bu kadar işe yarasaydı eğer, başkalarının yaşadığı tecrübeler engel olabilseydi günü gelince terkedilişlerimize. Bizden önce kazıklar yiyerek kıçının üzerine oturmuş olanların tecrübeleri uyarabilseydi bizi hayal kırıklıklarından önce… Akmış olan hangi gözyaşı, ne kadarı engelleyecek, gözlerden akacak yaşları? Hangi kabuk tutmayı bekleyen, bir türlü kapanamayan aşk acısı önleyebilecek aşkın gözlerimizi kör, dillerimizi lal etmesini? Mantıkla alınmış hangi karar ket vuracak kalbimizin peşinden koşturacağımız gün önümüze. Hiçbiri, hiç kimse, hiçbir şey… Yok yani şayet bir nebze olsa işe yarasa idi, bir ihtimal olsa idi, ulan bunca kişiselliğini geliştirmiş, ferrasini satmış, içine dönüp dönüp gelmiş, siktiri çekmiş, allahım demiş, şem’s’lerden şem’s beğenememiş sonra da işi gücü bırakıp bunu insanlık alemiyle paylaşmak için tecrübelerini kaleme almışların kitaplarını okuyan bunca insanın bu hayatın formülünü çıkartmış, rahata ermiş olması gerekmezmiydi. Gerekirdi! Gerçi şu face’in book’unda paylaşılanlara baksak herkes ermiş!
Zaten şurasından bakınca da mantıklı gelmiyor bana: Abicim eğer bir insan bu kadar mutlu, huzurlu, dingin, cennet garantili falan yaşıyorsa, hazineyi bulmuşsa uğraşır mı başkalarıyla? Ben olsam uğraşmam, bakarım keyfime.
Peki ucunda para olunca mı farklı oluyor bu işler? Geçelim bunları bir zahmet, geçelim.
“Olmuşla ölmüşe çare yok.” milli öz sözümüz,
” Allah beterinden saklasın” dini öz sözümüz,
” Vardır bunda da bir hayır” batıl ( avunuluş ) öz sözlerimiz ve asıl önemlisi, her şey olup bittikten sonra çaresiz kalıp kullandığımız;
” Titilmiş dötün davası olmaz ” argo sözümüz nemize yetmiyor ki bizim!
Haydi bana eyvallah! Ben şimdi başıma geldikten sonra yukarıda bahsettiğim tüm özlü sözleri kullandığım bir olayın telafisi için önce fotoğrafçıya, sonra nüfus müdürlüğüne, sonra emniyet müdürlüğüne, sonra bölge trafiğe gitmek üzere sokağa çıkıyorum. Eeee ne demişler ” Olmuşla ölmüşe çare yok muş.”
özgür tamşen yücedal