Altınızda saten kırmızı pijama, üzerinizde giymekten usanmadığınız – kocanızın eskisi tahta bezi kıvamına gelmiş tişortla 5M markete gidip kahvaltılık ve hamur almışsanız! Kahvaltıda pişi kızartıp oğlunuzla afiyetle yemişseniz! Takip eden sabah saatlerinde ilkokul 2. sınıf seviyesinde ingilizce ödevi yapmışsanız! Aklınıza takılan bir kelimenin peşinde saatlerce bilgisayar ekranına bakmışsanız! Akşamüzeri pizza pişirip iki dilimde yemişseniz! Akşam olduğunda yatağa yayılıp birkaç sayfa kitap okumuşsanız! Bu satırları okurken şişmiş göbişiniz size rahatsızlık vermiyorsa! Bir haftadır ayağınızda bordo elinizde fosforlu pembe olmak şartıyla taşıdığınız ojelere mantıklı bir açıklama getirebiliyorsanız! Büyük fantezi kurarak aldığınız Pazar gazetelerini okumamışsanız! En miskininden şahane bir Pazar günü geçirmişsiniz mi demektir? Yoksa çok boktan sularda geziniyorsunuz acilen çıkmanız mı gerekiyordur?
Artık ikilemi falan aştık çoklu denklemlere geçtik. Hayırlı olsun!
Neyse en azından mutfağımız standart aile mutfağına döndü; bir haftadır kırmızı yanan aydınlatmanın ampülleri yerine ekonomik, sarı ışık verenlerinden alabildi ailemizin babası. Ev, içinde yaşayanları tanımadıkça dışarıdan bakınca normal gözüküyor yani! Çamaşırlarda yıkandı. Onlarla beraber çocuklarda! Mutfağımız, çamaşırlarımız ve çocuklar yeni haftaya hazırlar.
Ben mi? Çabalama ile çarık yırtılır demişler ya doğru demiş olduklarına gönülden inanaraktan, tek tek basaraktan, bade süzerekten ve inci dizerekten zıbarıp uyumaya karar vermiş bulunmaktayım.
Sabah ola hayrola!
özgür tamşen yücedal