Başımızı alıp gittiğimiz doğrudur! Yedi gün sonra gittiğimiz yerden gene başımızı alıp döndüğümüz de doğrudur.
Nelere mi gittik; yosun kokan, yeşille gölgelenmiş, turkuvaza boyanmış, zamanın yavaş yavaş keyifle aktığı yerlere gittik. Acelesi olmayan insanlarla yemek yedik, sohbet ettik. Denizden çıkanlarla beslendik. Trafik sorun, gürültü katlanılmaz değildi. Durduk. Az konuştuk. Bu yedi gün, güneş beni değil ben güneşi bekledim her sabah. ‘Günaydın’ sözcüğü katmerli çıktı yüreğimden, gülen gözlerle de kabul gördü.
İstanbul’dan geldiğimizi söylemeye utandığımız, plakayı neremize soksak acaba diye düşündüğümüz yerler oldu ki; biz şehirlilerin yaşadıkları cennet köşeyi keşfedip talan edeceğimizden onca korkuyorlardı.
Radyonun yalnızca TRT FM’i çektiği yolları özlediğimi farkettim. Ama bunun yanında 3G bağlantı da istedim, şeyi bulup kıllısını isteyenler misali. O yolların bazı yerlerinde insanların gökyüzüne merdiven dayayıp oralara da ev yapma hayallerinin olabileceğinden korktum. Akılalmaz yerlerde, akılalmaz kadar çok ağaç kesip kendilerine ev yapmışlar, koloniler halinde! Tabii bir de evrimini tamamlayamamış insan müsvetteleri var; aracından küllük boşaltan, ormanlık arazide sigara tüttürüp savuran, sıra beklemenin ne demek olduğunu bilmeyen… ‘Silah’ tek başına sözcük olarak bile ürkütücü geliriyorken insan bazen istiyor valla birkaçının bacağına sıkmayı. Akılalır gibi ya da eğitilerek olacak gibi değiller. Her yerdeler, kaçış yok. Tövbe tövbe.
Bak ya konuyu nasıl getirdim buraya şimdi, havam kaçtı. Ulan miss gibi başlamıştık halbuki.
Son olarak şu; özlem çekmek, özlemek, özlenmek konusunu da yazayım, kaçayım. Bu hafta tüm bunları yaşıyorken diğer yanım gırtlağına kadar özlem doldu. Ve ben herkes için sonu kavuşmalı ayrılıklar diliyorum. Kavuşabileceğini bilerek özlemek bu kadar zorken diğer türlüsüyle sınamasın hayat hiçbirimizi. Amin.
Bir de müjdem var: Okullar açılıyor!!! YarEbbim ne mutlu, ne güzel bir Pazartesi bu Pazartesi. Kendilerine uyan bir plan olmadığı günlerde canlarının sıkıntı girdabından çıkamaması yetmezmiş gibi, annelerinin canını sıkmak için ellerinden geleni yapmaktan çekinmeyen çocuklar adına üzgün fakat bu sıkılan canları eylemek için kafayı yiyen, kalkmak bilmeyen kahvaltı sofraları, toplanmak bilmeyen evlerle uğraşan, hem işe hem eve yetişmek zorunda olan anneler için mutlu, umutluyum. Okul düzendir. Hayırlı olsun.
özgür tamşen yücedal