Merhaba!
Iki haftadır yazdığım gün Pazartesi’ne denk geliyor, yanlış anlaşılmasın Pazartesi Sendromu falan sözkonusu değil. Bu ‘söz konusu’ ayrı mı, bitişik mi yazılır bakamam şimdi TDK kılavuzundan. Fulya: ‘ Okursan doğrusunu söylersin tatlım. Editör edasıyla tüm yanlışları bul, demiyorum ha!’’ Pazartesilere gelirsek; oldum olası sevdim ben bugünü, diğer günlerden ayrı koymadım yazık. Çalıştığım dönemde de, şimdi de seviyorum. Sanırım hiç görmeye tahammül edemediğim, varlığından rahatsız olduğum bir patronum olmadığından. Sendroma gir, sendromdan çık falan vakit kaybedemem zaten; yaşa gitsin işte öyle de böyle de geçmiş olacak.
TDK, yazım kılavuzu falan dedik de; yeni zorumlu dersimiz Osmanlıca hayırlı olsun, uğurlu olsun. Kendi ana dilini doğru düzgün kullanamayan ( örnk: yazamayan ben ) milletimizin, uzun uzun anlatmaya erinip kısaltmalarla anlaşmaya başlayan evlatları için eşsiz şekilde ufuk açıcı olacak, net. Bahsi geçen kısaltmaları doğru anlayabildiğim söylenemez gerçi. Doğru açılımlarını ya gençlerin kendilerinden ya da medyadan öğreniyorum. Misal en çok kullanılan AMK kısaltması. Ben hep ayıp bir küfür olduğunu sanıyordum, değilmiş. Açılımı: ‘Azıcık Mantıklı Konuş’ muş bendeki niyet kötüy müş. Neyse işte dil tamam, sarayımız da var! Hoşgeldin oryantalist, osmanlıcalı Lale Devri. Ulan gerçekten Lale Devri Çocukları mı olacağız? Hohoyyyt!
Geçelim!
Düzgün, kuralına göre yapılan her şey bana ters bu da, net! Misal: Sağlıklı Yaşamak. Abicim ben sağlıklı yaşayınca kilo alıyorum. Düzenli uyu, dengeli beslen, stresten uzak dur… Bunun sebebinin de; ruhumun dengesizliği olduğunu tahmin ediyorum. Ruh dengesizken, beden dengeli olmaya çalışınca şaftım kayıyor. Bitti! Yine, yeniden; bol kahveli sabahlara, uykusuz gecelere ‘ Merhaba ‘.
Merak ettiğim bir şey daha var: her sabah olduğu gibi an itibariyle önümden hızla ve sürü halinde uçup giden kuşlar nereye gidiyorlar. Onlara sordum, yanıtlamadılar. Göç desen, vakti geçti. Rüyalarımızda bu kadar mesaj mı yolluyoruz birbirimize acaba ki; kanatlarına yükleyip iletilecek mesajları, duaları alelacele yetiştirmeye çalışıyorlar gitmesi gereken kişilere, yerlere. Benim kuş hangisiydi acaba? Ya da dün gece rüya gördüm mü? Girme buralara Özgür, gözünü seveyim, çık çık. Ulan hala geliyorlar! Şaka değil, yemin edebilirim ki kanatlarının yeli vuruyor yüzüme. Durun içeriye gireyim, hava da soğuk zaten. Bu hafta soğuk hava dalgası geliyormuş. Aman geleceği varsa göreceği de var; önemli olan bizim havamız yerinde olsun, sağlık olsun. Yazı TRT Ana Haber Bülteni’ne döndü dönecek az kaldı. Bir haberim daha var, akşam kitap okurken kulağıma çalındığına göre: dün yapılan karşılaşmada Beşiktaş Trabzonspor’u yenmiş. Ve yorumculara göre Trabzonspor; erken davranmış havaya girmekte, takım oyuncuları arasında gözlenen birlik Beşiktaş oyuncularınınki gibi de değilmiş. Yazmış olduğum son cümlenin mealini bilmiyorum ama tam olarak böyle söyledi sesini tanıdığım, kendisini tanımadığım yorumcu.
Son olarak; dün uzun yıllardır evli iki çift olarak aramızda geçen sohbet özeti olarak yeni evlenecek olanlara, ‘ evlensem artık, ev tuttar içine aşk-iki çocuk sıkıştırırız, yaşım geldi artık, yalnızlık zor abicim, evli olan erkekler daha geç yaşlanıyor muş, insanın hayatı düzene giriyor lan, eve girince ses istiyor insan’… gibi düşüncelere girmiş ve de dillendirmiş olanlara bir çift lafım var: evlilik zor zanaat, götü yemeyen girmesin bu işe.
Dün Belgin’in paylaştığı güzel şiirle huzurlarınızdan ayrılırken hepinize, hepimize hayırlı, uğurlu, sağlıklı, aşk dolu haftalar diliyorum.
özgür tamşen yücedal
benimsin
gün yeni doğanındır
kül sönmüş ocakların.
kılıç kahramanındır,
köpek de sokakların.
sen de benimsin, benim.
sen de benimsin.
gündüz kelebeklerin.
gece yıldızlarındır.
ölüler böceklerin.
azap da günahkarındır.
sen de benimsin, benim.
sen de benimsin.
ne olursan ol kadın, şeytan
canavar, baykuş.
yok kurtuluş elimden,
elimden yok kurtuluş.
Cahit Sıtkı Tarancı