Sabah uyandım. ‘’ Seviyorum seni.’’ Dedim. Seni sevmekle aramda hiçbir şey yok bu sabah. Yalnızca sevgi. Sarılışın rengi beyaz, duygusu huzur, kokusu deniz. Tüğ gibi hafif, yumuşacık. Taşıması, tadına varması kolay. Ne kadar sürer bilmiyorum. Bu sebepten tadını çıkartmak, şımarmak, şımartmak istiyorum.
Beklentiler gelip konmadan dallarıma. Sonra ağırlaşır hayat. Seni sevmekle arama bir sürü şey girer. Yorarlar beni, bizi. O kadar çok olurlar ki; bizi yolun bir yerinde cebimizden düşürüp kayıp ederiz. Gözlerimiz özlerler birbirlerini, üşenirler buluşmaya. Peşinden kızgınlık sürüklenip gelir. O kızgınlık yok mu nasıl yorar, tüketir her güzel şeyi. Öyle sarar ki insanın içini herkese, her şeye kızgın olursun bir süre sonra. Neden, neye, ne kadar kızgın olduğumuzu birbirimize söylemeden öylece yaşayıp gideriz. Gideriz ama nereden? Zamanın içinden? Birbirimizden?
İşte tüm bunlar yüzünden, bu sabah seni sevmekle aramda hiçbir şey yok. Göz göze, burun buruna. Yalnızca ‘’ Seni seviyorum.’’ Bu kadar işte…
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL