Günaydın!
Gün aydın olsun. Hava kapalı İstanbul’da bu sabah. Güneş ışınları, bulutların arasından sızabildikleri kadarıyla, ‘ buradayız ‘ dercesine denizin üzerindeler. Balıkçı takaları da var denizin üzerinde, tek tük. Sabah bir bardak demli çay sıcaklığında, bir ‘ merhaba ‘ uzaklığında, kanat çırpışı telaşında…
Ben, ne olursa olsun hep bir penceresi açık olan evde büyüdüm. Evler değişti ama kar, kış hep aralık bir pencere oldu hepsinde. Sonra büyüdüm ben ( fazla değil, azıcık büyüğüm hala ), evlerim oldu. Ve hep aralık bir pencere oldu bu evlerde de. Ezan sesi girsin diye, herhengi bir yerden dilenen güzel bir dilek, bir şükür, teşekkür, dua, selam evime girebilsin kalbime gelebilsin diye. Işık dolsun diye…
Bunu yazıyorum ki; bilin diye, haberiniz olsun diye. Bu sabah yine erkenden kalkıp açtım pencereyi, derin solukla ‘ günaydın ‘ dedim yeni güne. Içinde çokça şükür olan bir selam saldım gökyüzüne. Mucizeler diledim hepimiz için. Yalan yok en çok kendim için. Gülüşüm gizlendi içine sabahın. Buyur ettim, açılan pencereden evimize doldular, tanımadığım ama iyi insanlardan geldiğini bildiğim gülüşler.
Ve diyorum ki, yeni uyandıysanız ya da henüz bir pencere açmadıysanız kalkın açın, derin bir solukta siz çekin içinize. Pencere aralığından evinize, kapanmamış olduğunu umduğum kalp pencerenizden içinize dolsun bizlerin yolladığı gülüşler.
Hayırlı olsun, aşk olsun, sağlık olsun, güzellik olsun… Selam olsun.
Eyvallah!
özgür tamşen yücedal
erhantigli2014
31 Aralık 2014 at 08:50
Günaydın, silinmesin mutluluk defterindeki kaydın.
BeğenBeğen