Merhaba,
‘Günaydın’ diyemedi dilim. Bu sabahta ‘Günaydın’ dediğimde bir yerlerde, birilerine günün hiç aymadığını bildiğim sabahlardan biri daha. Gerçi her defasında bunu bile bile, ama ferahlık götürmesini dileye dileye diyor dilim.
Kırk yaşındayım, 2011 Şubat tarihinden beri burada hep Aşina Duygular ı paylaştık. Bir göz attım, ne zaman kötü bir düşünce, korku, facia, afet yaşasak hep beraber –kadınlar ve çocuklar- demişiz. Hep ‘’Kadınları, çocukları koruyun!’’ demişiz. ‘’ Ölmesinler!’’ demişiz. Daha doğrusu ben yazdım yüzlerceniz okuyup, mesajlar yolladınız. Ve anladım ki; aşina ymış bu duygularımız, paylaşıyor muşuz. Paylaştıkça çoğaldık, belki çok olursak başka yerlerde, başka evlerde yaşanan acılara ortak olur bir nebze azaltabiliriz umuduyla.
Dün Çidik paylaşmış: ‘’ HER KADIN BAŞINA GELEN BİR TACİZ OLAYINI ANLATSA FACE KİTLENIR. ‘’ diye.
Evde, yoksa okulda, yoksa sokakta, yoksa işyerinde, yoksa evlenince, yoksa doğurunca… ama mutlaka bir zaman bir yerlerde…
Hayatımızda bir yerlerde mutlaka yaşamışızdır.
Dilleriyle, bakışlarıyla, sikleriyle, paralarıyla ya da dünyanın en mükemmeli sandıkları sikleri kadar olan beyinleriyle taciz, eziyet ederler. ” Seni seviyorum.” cümlesinin ağzından çıktığı duyulmuş olsa bile taraftarı olduğu takımı seviş biçimlerine bakarak ” Beni sevme! ” diye haykırılası adamlar var lan bu dünyada. ” Sizin için çalışıp, kazanıyorum.” dediği halde kazandığı para dürülüp dürülüp götüne sokulası adamlar var. Gülmene, giyinip kuşanmana karışan başka kadınlarda gördüğü memenin, bacağın arasına dalan adamlar var. Kızına yan gözle bakılmasına tahammül edemeyip kızı yaşındaki kızları yatağına alan var. Erkekliklerini cinsel organlarıyla ölçer ama ” Sik beyinli!” diye bir küfür olduğunu unuturlar. Tüm bunlarla beraber hemcinslerini görüp erkekliğinden utananlarda var, şükür.
Günah, ayıp, yasak, kız kısmı, erkek kısmı, damattır, oğuldur, babadır diye diye, susturula susturula yetiştirilen eski nesil, yeni nesil kadınlar neye uğradığımızı, ne yaşadığımızı bile anlayamadan ve en kötüsü anladığımızda da ses çıkartamadan yaşadık, yaşıyoruz.
Ses çıkarttığında; kız kısmısın sus, sen kaşınmışsındır, kimse duymasın, babana söylerim, parasız bırakırım, sokağa atarım, ne yapabileceksin… cevabını duya duya yaşadık, yaşıyoruz.
Okullarda yaşananları, en son yakınımızdaki AVM’nin tuvaletinde erkek çocuğunun yaşadıklarını, toplu taşımalarda tanık olduklarımı, haberlerde duyduklarımı yani tanığı olduklarım, duyduklarımdan sonra iyice psikopata bağladım. Elif yürümeye başladıktan sonra edindiğim psikopatlık artık zirvede. Düşünün ki; sevmesi için Elif’i kimsenin kucağına vermedim, el öptürtmedim, sarınılmasına müsaade etmedim. Biraz daha büyüdü beynini yıkadım ‘’ Bedenin sana ait, sen istemediğin sürece kimse sana dokunamaz, bakamaz! ’’ diye.
Dün akşam Oğuz’la birlikte yanımdalar, ben gene bir başladım ‘’ Götü başı kollayacaksınız, hep etrafınızı kollayacaksınız, konuştuğunuz arkadaş dediğinize dikkat edeceksiniz, ses çıkartmaktan bağırmaktan korkmayacaksınız, korkmayacaksınız, korkmayacaksınız, korkmayacaksınız… ‘’ derken bağırmaya başladığımın farkına vardım. Çocuklarına ‘Korkmayacaksınız’ diyen ama içimde oluşan nefretten korkan bir anne oldum.
Daha ne desem, ne yazsam inanın bilemiyorum.
Eski bir arkadaşım ‘’ En korktuğum duygu çaresizlik. ’’ demişti. Çaresizlik. Yalnızlık. Aciziyet. Korkmak. Korumak. Nefret etmek. Öldürmek. Çalmak. Sevmek…. Ve yaratılmış olana ait tüm güdüleri, duyguları içimizde taşıyoruz. Bunların hepsini hissedebilir, bastırabilir, hissettiklerimize göre davranabiliriz. Ama bizim gibileri öldürebilen, eziyet edebilen, taciz edebilen, çalabilenlerden ayıran bir şey olmalı, aynı dünyayı paylaşmamalıyız. Paylaşmak zorundaysak eğer bizler birbirimize sahip çıkmalıyız, birimize yapılırken ses çıkartmalıyız, yan yana durmalıyız, korkmamalıyız. Hep birlikte olmalıyız. Yüksek sesle usanmadan söylemeliyiz: ‘’ Kadınlar ve çocuklar! ‘’
NOT: Bu noktada dinden imandan, adalet,cinsiyet, kılık kıyafet, açık kapalıdan bahsedenler benden, çocuklarımdan, sevdiklerimden uzak dursunlar. Ki; nefretim bile onlara veremeyecek kadar kıymetli düşünün artık. Uzak durun.
özgür tamşen yücedal