RSS

Günlük arşivler: 12 Ocak 2012

13 Ocak

 Öncelikle bu kendim için yazdığım bir yazıdır. Resmi olarak yolun yarısını devirdiği tescillenen bir kadının ( umarım henüz çeyreğidir ) iyiki doğdum yazısı. Yani gün itibariyle yaşadığım 36 yıl artık geçmişimde kaldı, ‘’ Hey gidi günler ‘’ oldular. Bu sebeple yazı oldukça uzun, sıkıcı gelebilir. Şayet yeterli vaktiniz yok, modunuz uygun değil ya da merak etmiyorsanız bu günlük sayfadan hemen ayrılabilirsiniz. Aranızda bunu megolamanca bulanlarınız da olabilir. Ki bu kesinlikle nasıl baktıklarıyla alakalı olacaktır. Karşınızda doğum günümün yazısı.

    Günlerdir düşündüm ve sonunda gördüm ki ben keşkeleri olmayan şanslı insanlardan değilim. Ama asla ‘’ pişmanlıklarım ‘’ değil paylaşacak olduklarım. Yalnızca ‘’ keşkelerim ‘’. Sonunda tekrar yazacak olduğum üzere daha erken olsaydı iyi olurdular. Fakat olmasaydılar ben ne olurdum-lar. Evet başlıyorum:

   ** Keşke annemi anlayabilmek için çaba göstermeye çok daha önce başlamış olsaydım.

   ** Keşke herkesten önce kendimi sevmem gerektiğinin farkına çok önceleri varabilmiş olsaydım.

   ** Keşke kendime daha iyi davransaydım.

   ** Keşke sırası geldiğinde kendime daha fazla güvenebilseydim.

   **Keşke daha az konuşup daha fazla dinleseydim.

   ** Keşke sırası geldiğinde daha cesur davranabilseydim.

   ** Keşke pembe ya da simsiyah farketmez hiç yalan söylememiş olsaydım.

   ** Keşke yalan söylemem – susmam gerektiği zamanlarda doğruyu söylemek zorunda hissetmeseydim.

    ** Keşke doğum günleri ve yol tariflerini aklımda tutabiliyor olsaydım.

   ** Keşke sevgimi gösterirken daha bonkör davransaydım.

   ** Keşke başım ağrıyor, yorgunum dememiş olsam ve o kadar daha fazla sevişmiş olsaydım.

   ** Keşke çok ama çok daha fazla kitap okumuş olsaydım.

   ** Keşke yazmayı yıllar önce denemiş olsaydım. ( 15 yıl kadar önce )

   ** Keşke imalı sözleri anlayabiliyor olsaydım.

   ** Keşke insanları gözünden tanıyabilenlerden olabilseydim.

   ** Keşke çalışmadığım dönemde daha az temizlik yapıp daha fazla gezseydim.

   ** Keşke saçlarımı yıllar önce bu boyda kestirmiş olsaydım.

   ** Keşke şüphe duyduğum insanlara daha az değer verseydim.

   ** Keşke beklentisiz yaşamayı öğrenebilmenin daha kolay bir yolunu bilseydim.

   ** Keşke telefonda uzun uzun konuşmayı seviyor olsaydım.

   Of bitmiyor. Hem de yalnızca aklıma gelenler bunlar. Bir de haftalarca sürse bu listeleme işi sanırım gün gün, saat saat keşke çıkartırım ben bu hayatımdan. Ama yazarken daha da emin oldum; tüm bunlar iyi ki olmuşlar. Bu yapmış – yapamamış, olmuş – olamamış, başarmış  – başaramamış olduklarım,  kaybedişlerimin hepsi benim. Temelimi sağlamlaştıran yaşanmışlıklarım. Tüm bunlar olmasalardı bugün kendimle bu kadar mutlu yaşıyor olamazdım. Bundan sonra ki yıllarda devam edeceğim galiba bu doğum günü yazılarına. Çok rahatlatıcı, hatırlatıcı oldu. Geçen son bir yılımı düşününce önümüzde ki yıl yapacağım ‘’ Keşke ‘’ listem daha kısa olur diye umut ediyorum. Çünkü bu yıl;

   ** Bana bu kadar iyi geleceğinden, bu kadar çoğalacağımızdan habersiz, yaşadığımız aşina duyguları paylaşabilmek için bu bloğu yazmaya başladım. Gerçekten sıkıntı – üzüntüler paylaştıkça azaldı, mutluluklar ise çoğaldı.

   ** Kendime bonkörce, bol bol zaman ayırdım.

   ** Yolum bir şekilde Murat Gülsoy’la kesişti. Yazar & Eğitmen & Akademisyen olmuş olmanın devleştirebileceği egolardan sıyrılmış, donanımlı, bozulmayacak gibi duran sükûnet içinde, disiplinli, başarılı bir yazar. Okumak & Yazmak hakkında çok şey öğrendim ondan. Şııışt! Benden yazısal anlamda beklentinizi yükseltecek kadar çalışkan bir öğrenci değilim. Ve bu ayrı bir konu, başka zaman yazarım.

   ** Bu kesişen yol var ya işte orada; üç ayrı geçmişten ve yüksek ihtimal üç ayrı gelecekte olacak olan üç kişi girdi hayatıma. Ortak noktaları; hepsi kendi dallarında başarılı, çılgın, cesur ve kendilerine güvenliler. Hele bir tanesi var ki; o yazsın okuyayım – şaşırıp kalayım – öğreneyim, o konuşsun dinleyeyim – güleyim cinsinden.

   ** Uzun yıllardır hayatımda olan ve hiç çıkmayacaklarını sandığım iki kişi ile yollarımız ayrıldı.  Akarken paylaşılan gözyaşları, içerken paylaşılan bir tas çorba, söze gerek kalmadan anlatılmış onca sırrın hatırı silinmez ama yollar ayrılabilirmiş. Umarım karşılıklı yeni başlangıçlara gebedir ayrılıklarımız. Neyse; bugün doğum günüm…

   ** Coşkun sularda yüzer, pamuklarla sarılıyormuşçasına çokça da sevgi hissettim bu yıl. Hayatım boyunca sürmesini dilediğim feci güzel paylaşımlar.

   ** Hayatımda ki çılgın hatunlardan biriyle iki gün yurtdışına kaçtım.

   ** Kardeşlerimle en sık görüştüğüm yıldı.

   ** Altı yıldır bizimle beraber olan, Oğuz’u büyütürken en büyük destekçimiz, iyi gün, kötü gün, hastalık, sağlıkta hep ama hep yanımızda olan Diloşumuz kendi bebeğini dünyaya getirmek üzere yanımızdan ayrıldı.

   ** Evimiz de her yıl olduğu gibi bu yılda kalabalık, neşeli, lezzetli sofralar kuruldu. Misafirler ağırlandı. Çocuk sesleri eksik olmadı, olmasın da.. Şükürler olsun.

    Bakın henüz aklıma hiç ‘’ keşke ‘’ ile başlayan bir şey gelmedi. Ay! Durun bak geldi bir tane:

   ** KEŞKE bu seriyi yazmaya yıllar önce başlamış olsaydım da bunca ‘’ keşke ‘’ yle yüzleşmek zorunda kalmasaydım. Demek ki bununda zamanı bu zamanmış. Derken derken diyeceklerimin sonu gelecek gibi değil. Özetle:

   İyi ki doğmuşum. İyi ki Vildan & Nazif gibi ebeveynlerin kızı, Özlem & Önder gibi kardeşlerin ablası olarak dünyaya gelmişim. Kocaman sülalem, Erdo, çocuklarım, tüm arkadaşlarım, Belgin, bahçemizde ki ağaçlar, köpeğimiz ne bileyim işte her şey için evrene teşekkür ediyorum. Ve çalışmalarının devamını diliyorum. Tek derdim; yalnızca kendimle. Tek amacım; hayatımda ki her şeyin yolunun sevgiden geçmesi. Tek dileğim;  huzur + sağlık + dostluk + +18 ( fazlaca argo ya da belden aşağı yazınca Erdo kızıyor ) dolu nice yıllar yaşayabilmek.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL Read the rest of this entry »

 
10 Yorum

Yazan: 12 Ocak 2012 in GÜNLÜK, KADIN & ERKEK, İNSANOĞLU

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: