RSS

PORTAKAL KOKUSU

02 May

Şu yediklerinin fotoğraflarını paylaşanlardan rica ediyorum: ‘’ Yapmayın. Lütfen en azından birkaç hafta, paylaşmayın.Söz veriyorum ben yapmayacağım. ’’ Vermesi gereken altı üstü birkaç kiloyu neredeyse vücudundan kerpetenle sökmek zorunda kalan benim gibileri düşünün biraz. Abicim bana da bir haller oldu. Hamileliklerimde aşerme falan nedir bilmedim. Fakat bu dönem oldukça sancılı geçiyor. Yakındır ‘’Möööö’’ lemeye başlamam. Geçen akşam tam yatacağım ‘’ Dur bakayım blog âlemi neler yazmış bir bakayım. ‘’ dedim. Başlıklardan anlaşılıyor ki; bloğu olan olmayan, herkes ama herkes diyette.  Gecenin bu saati olmuş, devir kendini yatsana. Yok ama dürttü. İlk açtığım blog yetti zaten. Sevgili NEHİR İDA;

‘Meyvelerin kokuları ne kadar başına buyruk’ /’Portakal kokusu herkese başka şeyler hatırlatır. Yanan bir soba üzerinde kavrulan portakal kabuğu kokusunu hatırladı kadın; gülümsedi. Yanan bir soba üzerinde kavrulan portakal kabuğu kokusunu hatırladı Şahbaz; ürperdi’

Diye bir alıntı yayınlamasın mı! Okudum. Sonra baştan ayağa turuncu oldum. Burnumda portakal kokusu, damağımda tadı, uyumuşum. Ama rüyalar yetişip geldiler. Beni alıp bir portakal ağacının gölgesine götürdüler. Efil efil rüzgar… Çiçeğe durmuş dallar… Yeşilden turuncuya dönen renkler… Daha fazla ayrıntı vermeyeyim. Sabah dudaklarıma yapışmış aptal bir tebessümle misler gibi uyandım. Saçlarımda portakal çiçekleri salına salına işe gittim.

Sonra ne oldu dersiniz; Erdo’nun erkek kardeşinin eşi sipariş verdiği tostun fotoğrafını koymasın mı facebook a! Al işte bana, kaçar mısın? Böyle üzerine üzerine gelirler. Tüm gün elimde fotoğrafta ki tostun etrafını sarmış üstelik tostun yağını emmiş kâğıt parçası… Sımsıkı tutmuşum, kokluyorum. Dikkat! Hayali bile olsa sarmış olduğu tostu yemiyorum. Yalnızca kokluyorum. Sizce bu hallerim gerçekten korkutucu mu? Bence evet. Çünkü henüz en korkuncunu anlatmadım.

Geçenlerde bir yere gittim. Hoş beş, hal hatır derken burnuma hoş bir koku gelmeye başladı. Kakao! Kakao esanslı mum yakmışlar. Yetmemiş her odaya koymuş ve kahrolası mumların hepsini yakmışlar. Yemin ederim ki mumları yiyesim geldi. Iğğğğ! Korkuncum!

 Yıllar önce bir arkadaşım vardı adı Berfin. Evlerinde yemekler hep yağsız pişerdi. Bir gün o demişti: ‘’ Elime margarini alıp, ısıra ısıra yemek geliyor bazen içimden. ‘’ diye. O zaman tam anlayamamışım ne demek istediğini, ne hissettiğini. Şimdi çok iyi anlıyorum onu. Ve sevgiyle anıyorum.

Ben bu haller içinde, hava bu kadar güzel, etrafı karpuz rengi boyamış, asma yaprakları yeşermiş, erikler kütürder olmuşken hepiniz sağlıklı kalın. Hoşçakalın.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

 
Yorum yapın

Yazan: 02 Mayıs 2012 in GÜNLÜK, OKUDUM, İNSANOĞLU

 

Etiketler: , , , , ,

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

 
%d blogcu bunu beğendi: