Kimine ‘konuş’ dersin, susar.
Kimine ‘sus’ dersin, susmayıp durmadan konuşur.
Bazen ‘yeter’ dersin, yetmemiştir.
An gelir ‘işte bu’ dersin, olmadığını zamanı gelir anlarsın.
Sofraya oturur ‘tokum’ der, tıka basa yersin.
Okumam dediğini okur, sevmeyeceğim dediğini sever, gitmeyeceğim dediğin yere gider, yetmez dediğini yettirir, bıktım dediğine tahammül eder, inanmam dediğine inanırsın falan falan filan.
Kimi çıkar teslim olursun, teslim gözüktüğünden şüphe duyar, dost dediğini unutur, unuttuğunun dost olduğunu görürsün falan falan filan.
Tenhada yakalanır tebessüm edersin, ulu orta tebessümü görmez, için kanarken sırıtır, kahkaha atarken ağlarsın, yalanın karşısında susar, susarken çığlık atarsın falan falan filan.
Yaşıyorum deyip ölür, öldükten sonra doğarsın, olur inanamaz, zorla inandırırsın…
Hırsına yenilir, yenildiğini görmezsin, zenginken fakir, fakirken zengin yaşarsın. Mânâyı unutur gerçeklikle yanarsın.
Hatta aklın karışır, gözün kararır günü geldiğinde ve o günün ne zaman olacağını bilmeden öleceğini unutursun.
Mecburen! Mecburiyetten!
Falan falan filan işte…
özgür tamşen yücedal