RSS

Etiket arşivi: seçim

Bilanço

“Artık yazmıyor musun?” diye soruyorlar. Yazıyorum aslında. Ama kafamdan. İzleme, az konuşma, sessiz dinleme haline geçtiğimden beri durumum bu. 

Söylenecek sözler bitmiş gibi değil de dinleyecek, okuyacak kimse kalmamış gibi.

Zira artık dinlemeye, okumaya kimsenin ne vakti ne de sabrı var. Ve tabii bence herşeyin sorumlusu cep telefonları. Hızlı akıp giden değişen görüntüler beyinleri tembelleştirip eritti adeta.

Evdeki iki bilgisayar da çöp oldukları ve yenisini alamayacağım için yani mecburiyetten şu satırları cep telefonundan yazıyor olmayı bile sevmiyorum. Çalışma masama oturmuş okur yazar halimi özlüyorum. Gerçi çalışma masam şimdilerde oldu dikiş masam.

Elli yaşıma girerken dikiş dikmeye başladım resmen. On yılı geçkin süredir televizyon, özellikle haber izlemeyince, dizileri izleyemeyince, e oğlan da okul için evden gidince … Yani el elde baş başta kalınca, tesadüfen elime iğne iplik geçince oluverdi.

Dinginliğim demlendi. Sessizliğim hikayeleşti. Kumaşlarla gönlüm renklendi. Gözümün nuruyla ortaya çıkanlar çok beğenilince de değmeyin keyfime.

Herşeyin anlamsızlaştığı bu zamanda birşeye heyecan duyabildiğim için şükrediyorum. Gerçi dönüp bakınca hayatımda heyecanla tutunacağım birşeyler hep bulmuşum. Hep bir aşk.

Anlatılanlara karşı kayıtsızlık halimse, artık hücrelerime işleyen “geçerrr” ve “sikilmiş götün davası olmaz” sözlerimden geliyor. Dön dön aynı şeyleri düşünmüş, uzun zaman kendini kahretmiş, yaşamdan kopmuş sonundaysa hiçbir bok görmeyen biri olarak zor yoldan olsa da öğrendim boşluğu.

Hepsi boş.

Yaşayıp geçip gideceğiz işte nedir yani.

Ha zaman zaman geçip gidenleri düşündüğüm oluyor tabii. Geçen izlediğim tiyatro oyununda gözümün önümden geçip gittiler bir kez daha. Aman ben ne ağla ne ağla. Neler yaşamışım ya. Ulan neye ağlıyorsun, dedim kendime, geçtiler işte. Sonra farkına vardım ki; onları yaşayan Özgür’lere ağlıyordum. Çırpınan, yalnız hisseden, anlaşılamadığına inanan falan falan. Ne zavallılıktı.

Hep dışarıya uğraş, hep dışarıdan bekleme halleri. Biri kafama terlikle vura vura “içine, kendine bak” deseymiş keşke, taaaa ki ben anlayana kadar.

Tamam herşey zamanında ama biraz daha erken zamanda anlasaymışım, mutlu zamanlarım daha fazla olurdu belki. Mutlu derken kastettiğim “hafif”. Ki gene bence artık mutluluğun tanımı “hafiflik”.

İşte buna hizmet edenim şimdilerde dikiş. Dikişe karşı boş da değilim hani, kendisiyle ciddi düşünüyorum. Şu hayatta herşey mümkünü gördük bin şükür.

Hayal kurarken eli korkak alıştırmamak lazım(mış). Beni uzun yıllardır takip edenler bu konuda elimin ne kadar bol olduğunu bilirler zaten. Aralarında gerçekleşmeyen bir sürü hayalim oldular. Bence bu da onların ayıbı, onların kaybı. Benimle herşey güzel, neşeli çünkü. Hele hele şimdiki halim en sevdiğim. O kadar uğraşıp hırpalayıp emek vermeme değdim inşallah.

Öyle sihirli değnek var da, götüme sokayım dönüşeyim hayali kuranlar varsa öyle olmuyor o işler. Düşe kalka, gözü aça, kalbi sızlata, kafayı çalıştıra oluyo.

Ama merak edenler için en güzel metafor “ney yapımı”, derim. O da, yana yana, sabrede sabdere… Google da var yapım hikayesi. Tıpkı onun gibi birşey dönüşmek.

Hazır doğmuş olanlar da var, tanıyorum birkaç tane.Hiç bu teranelerle işleri yok, yemiş yutmuş, hooop hazır doğmuş.

Anammm ne kadar konuşmadıysam artık … İçi dök dök bitmedi. Allahtan telefon klavyesinde yazarken zorlanıyorum, bir de takma tırnak taktırdım halim iyice nice oldu. Tırnaklar değiyor ekrana. Yok ya bilgisayarda yazmak başka.

Hâlâ yazıyorum yani. Hepimiz yazıyoruz. Hepimiz kendi hikayelerimizi seçiyor, yaratıyor, yazıyoruz.

Sen neyi seçtin? Nasıl bir hikaye yarattın kendine? Hâllerden hangi hâli seçtin? Razı mısın kendinden. Hakkını verdin mi bu şansının?

Yılsonu bilançosu gibi.

Ne var elde! 

https://www.instagram.com/byozgr/profilecard/?igsh=MXhkdjRoZHVuMXZq

özgür tamşen

 
Yorum yapın

Yazan: 25 Aralık 2024 in GENEL

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,