RSS

Günlük arşivler: 12 Ekim 2012

dağılmak istiyorum!

İki gündür yollardayım gene. Trafikten bahsetmenin artık bir anlamı kalmadı. Arabaya bindiğin an teslim olmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Kafaya takmayacaksın ‘’ Kaç saatte giderim? ‘’ ve benzeri şeyleri. Koy vereceksin, gittiği yere kadar…

Bu defa yoğun bir şekilde başka bir düşünce sardı beni. Konu cep telefonu kullanımı. Bedenimi titreten istek; araç kullanırken cep telefonuyla konuşanları durdurmak, telefonu elinden almak, ucunu hafifçe kıvırdıktan sonra kulak deliğine yerleştirmek ve gücümün yettiğince ardından itmekti. İyice iteyim ki beynine çip gibi kaynasın. Kaynasın ki bir daha ki sefere eline almak zorunda kalmasın. Telefon mu çaldı patlatsın kafaya bir tane, başlasın konuşmaya.

Araç dediysem her türlü araç. Geçen gün bisiklet kullanan bir adam arabamızın altında kalıyordu. Adam elinde tuttuğu pimaş boruyla bisikleti kullanmaya çalışıyor olması yetmiyormuş gibi bir taraftan da cep telefonuyla konuşmaya çalışıyordu. Kornaya basmış olmamıza rağmen kesinlikle bırakmadı elinden. Düşmek üzere hamlelendi, telefon hala kulağında. Sanırsın ki dilinin ucundaki son cümleyle insanlığı kurtaracak. Hani iki eliyle bir s..i doğrultamayan ve buna rağmen üç işi aynı anda yapmaya çalışanlar vardır ya ahanda tam öylesinden. ‘’ Arkadaşım ne yapıyorsun. Bizi atlattın, az kalsın karşı şeritten gelen aracında altında kalıyordun. Neden bırakmıyorsun elindekini? ‘’ diye isyan ettiğimizde de ‘’ Tamam ya bas git işte! ‘’ cevabını aldık, aynı zamanda da ağzımızın payı oldu ve basıp gittik.

Nasıl böyle olduk? Nasıl vazgeçilmezi oldu hayatımızın? Hayır, telefon kullanımı yalnızca bize, Türklere özgü bir halde aldı. Yurtdışına her gidişimde özellikle dikkat ediyorum, abicim bizler kadar telefonla konuşan yok sokaklarda. Sanıyorum hepimiz o bisikletli adam gibi, kesintisiz iletişim kurarak önce kendimizi sonra da insanlığı kurtaracağımıza inanıyor olmalıyız. Düşünün, ne kadar önemsiyoruz şu dünyada aslında küçücük yeri olan varlığımızı. Öbür türlü telefonla münasebetimiz bu noktaya gelmiş olamazdı.

Ulaşılmasın, ulaşamayalım, susalım, sussunlar az biraz. Zaten ağzı olan konuşuyor, kalemi olan yazamıyor. İçi dolu konuşsan dinlenilmiyor, boş konuşsan alkış tutuluyor vaziyetteyiz. En iyisi başkalarıyla bağlantıyı kesip biraz kendimizle bağlantıya geçelim. Bakalım ne bok yiyoruz, ne düşünüyoruz, neye inanıyor, neye inanmıyoruz.

Of ben de yani Cuma Cuma… Hadi bir şarkı patlatalım da kutlayalım, hiç gelmeyecekmiş gibi gözüken, geldiğinde ise nasıl geçtiği anlaşılamayan Cuma günümüzü. Hayırlı ve uğurlu olsun efendim. Küçüklerin gözlerinden, büyüklerin yanaklarından, Erdo’nun dudaklarından öper, selam ederim.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

Aç sesi Özlem!

 
5 Yorum

Yazan: 12 Ekim 2012 in GÜNLÜK, İNSANOĞLU

 

Etiketler: , , , , , , ,

 
%d blogcu bunu beğendi: