Pişmanım! O yıllar çok ama çok geride kalmamışken, ben daha çocukken hasta yatağıma getirilen nane-limon aşkına, tavuk suyu çorbalara burun kıvırıp kıymetini bilmediğim için pişmanım. En ufacık rahatsızlığında yatak-döşek yatıp nazlanan bir hatun olmayı beceremediğim için pişmanım. Yaşamım boyunca olan tırnağım kadar kaşınmaya çalıştığım için pişmanım. Ama ney miş; son pişmanlık fayda etmez miş, etmiyor muş!
Sesim kısıldı, soluğu neredeyse götümden alıyorum. Koca: ‘’İyi oldu biraz dinlensin çenen.’’ dedi. Oğlan: ‘’Üstün açık yatmışsındır.’’ dedi. Babam: ‘’Yavaş yaşa biraz… Evde otur, çok gezme. Kitap oku!’’ dedi. Kızım farkında mı, bilmiyorum. Annemle henüz konuşmadım ama kesin: ‘’Göt-baş-bağır açık gezerseniz olacağı bu!’’ diye sever. Gerçi bak kardeşim olaydı çorba değil ama bol bol kahve yapardı, kahveyle beraber sigara içerdik iyice geberik olurdum. Biliyorum biliyorum bunların hepsi sevgiden.
Biz türklerde aile yapımıza uyan budur. Düşer kafa-göz yararsın ‘’Niye önüne bakmıyordun?’’ olur. Bir hata yaparsın ‘’Ben sana demiştim!’’ olur. Yanlışlıkla bir şey kırarsın küfür yersin. Ama neden? Hepsi sevgiden. Bu davranışlar buzdağının görünen kısmıy mış, görünmeyen altta olan şey sevilen için duyulan endişeler miş. Birbirimizi daha az mı sevmeliydik acaba. Kuyruğu dik tutmak yerine ara sıra yelkenleri bırakmalı mıydık sulara.
‘’Ne ekersen onu biçersin!’’ sözü doğru ise böyle gelmiş, böyle gideceğiz demektir. İttire kaktıra, bağırış çığırış yaşayıp gideceğiz vay anasını…
Aman diyim sonunda ara sıra benim gibi pişman olacaksanız eğer ‘’Kıyamam sana! Gel yat nane-limon kaynatayım sana. Al bir tas çorba iç.’’ diye sizi pamuklara saran birileri varsa yakınınızda en azından birkaç gün çıkmayın yataktan. Tadını çıkarın sarılıp sarmalanmanın.
Özet: Yaşıyorum. Boynuma tülbenti bağladım. Kendime nane-limon kaynattım. Dün olduğu gibi bugünde sokağa çıkacağım. Buzdağının altı da, üstü de kabulüm. Pişmanlığım geçti. Neden mi? Hayat; ‘’neden böyle dedi-demedi, yaptı-yapmadı, geldi-gelmedi’’ diye durup düşünmeye değmez. Ayrıca bunlarla vakit harcayacak kadar uzun olmadığı da söylenen rivayetler arasında.
Şimdi; bu mis gibi Salı sabahından herkese selam. Hayırlı olsun. Hastalara şifa olsun. Derdi olanlara derman olsun. Aşık olanlara soluk olsun. Hep beraber ko verip yaşayalım. Şükürler olsun bu günümüze.
özgür tamşen yücedal